-->
Mevzu TV | Mevzu sadece haber değildir.

ABD’de Kongre Baskını Sonrası Trump’ın Geleceği

DÜNYA

Trump taraftarları sadece şiddet yanlısı aşırı sağcı radikal gruplardan oluşmuyor. Özellikle Amerika’nın iç eyaletlerinde ve kırsal bölgelerde yaşayan muhafazakar beyaz orta sınıf hem Trump’ın hem de Cumhuriyetçi partinin sadık tabanını oluşturuyor. Trump’ın bu taban üzerindeki etkisini önümüzdeki süreçte de sürdürmesi beklenirken, Cumhuriyetçi partinin Trump’tan desteğini çekmesi durumunda bu kitleyi de kaybedebileceği yorumları yapılıyor.

Cumhuriyetçi parti içerisinde başından beri Trump’a karşı olan bir grubun varlığı biliniyordu. Ancak geçen hafta yaşananlardan sonra Trump’ın parti içindeki karşıtlarının sayısı da artmış durumda. Temsilciler Meclisi’ndeki oylamada evet oyu verenlerin arasında Trump’ın 10 partidaşı da yer almıştı. Bundan sonra Senato’da devam edecek yargı sürecinde de Cumhuriyetçilerden Trump’a karşı oy kullanacakların çıkması bekleniyor.

6 Ocak’ta Amerika’nın başkenti Washington’da yaşanan kongre baskınının ülke genelinde yarattığı şokun yankıları sürüyor. Demokratların olayları kışkırtmakla suçladığı Donald Trump, dört yıllık görev süresinin ikinci azil davasıyla karşı karşıya kaldı. Bu ay hem Beyaz Saray’ın hem de Kongre’nin kontrolünü teslim alacak olan Demokratlar için Trump’ın bu süre bitmeden cezalandırılması her şeyden önce sembolik bir önem taşıyordu. Zîra hâlen Cumhuriyetçilerin kontrolünde olan Senato’nun Trump’ın başkanlık süresinin bitmesine sadece bir hafta kalmışken azil davasını gündemine almayacağı biliniyordu.

Temsilciler Meclisi’ndeki Demokratlar bu hafta ilk olarak başkan yardımcısı Mike Pence’in Trump'ın görevden alınması sürecini başlatmak için anayasının 25’inci ek maddesini işleme koyma çağrısı yapan tasarıyı onaylamıştı. Bu madde başkanın görevini yerine getiremeyeceğine kanaat getirilmesi durumunda, başkan yardımcısının geçici olarak görevi devralmasını içeriyordu. Ancak Mike Pence, Trump’la arasının pek iyi olmadığı bilinmesine rağmen, bu maddeyi hayata geçirmek üzere herhangi bir adam atmayacağını belirtti.

Görev süresini tamamlayabilecek

Demokratlar aynı anda azil sürecini de resmen başlatmışlardı. Temsilciler Meclisi’ne sunulan tasarıda, Trump başkanlık makamını kötüye kullanarak halkı kasten isyana teşvik etmekle suçlanıyordu. Çarşamba günü Temsilciler Meclisi’nde oylamaya sunulan bu tasarı 10 Cumhuriyetçi meclis üyesinin de katılımıyla oy çokluğuyla kabul edildi. Böylece Trump görevden alınması istemiyle temsilciler meclisi tarafından ikinci kez suçlanan ilk ABD başkanı olarak tarihe geçti.

Ancak azil sürecinin tamamlanması ve Trump’ın görev süresi bitmeden makamından alınması için Senato’da kurulacak mahkemede yargılanıp suçlu bulunması gerekiyor. Hâlen Senato’nun kontrolünü elinde bulunduran Cumhuriyetçiler ise geçiş sürecinin olağan akışında tamalanmasından yana olduklarını açıkladılar. Böylece Trump kalan görev süresini tamalayabilecek.

Parti içi karşıtları arttı

Seçilmiş başkan Joe Biden’ın görevi devralmasından sonra Senato’nun Trump’ı yargılamak üzere toplanması hatta Trump’ın bundan sonraki seçimlerde başkan adayı olmasının engellenmesi için de ayrı bir oylamayı gündeme taşıması bekleniyor.

Trump’ın azil davasında suçlu bulunması için Senatonun üçte ikisinin onayı gerekirken, 2024 seçimlerinde yeniden aday olmasının yasaklanması için 100 Senatörün 51’inin oyu yetiyor. Devir teslim ile birlikte göreve başlayacak olan Demokratların kontrolündeki yeni Senato’nun bu yasak için Cumhuriyetçilerin desteğine ihtiyacı da olmayacak.

Cumhuriyetçi parti içerisinde başından beri Trump’a karşı olan bir grubun varlığı biliniyordu. Ancak geçen hafta yaşananlardan sonra Trump’ın parti içindeki karşıtlarının sayısı da artmış durumda. Temsilciler Meclisi’ndeki oylamada evet oyu verenlerin arasında Trump’ın 10 partidaşı da yer almıştı. Bundan sonra Senato’da devam edecek yargı sürecinde de Cumhuriyetçilerden Trump’a karşı oy kullanacakların çıkması bekleniyor.

Popüler bir aday

Cumhuriyetçilerin Trump’a kızgınlığının bir diğer nedeni de olaylı mitingden bir gün önce Georgia eyaletinde yeniden yapılan Senator seçimlerinin kaybedilmesiydi. Cumhuriyetçiler bu eyalette kaybettiği iki koltukla ABD Senato’sundaki sayıca üstünlüklerini de kaybetmiş oldular. 2016’da hem Beyaz Saray’I, hem de Kongre’yi kazandıktan sonraki dört yıllık sürecin bu kadar büyük bir yenilgiyle sonuçlanmasından partililer Trump’ı sorumlu tutuyor. Bununla birlikte, Trump’ın 3 Kasım seçimlerine hile karıştığı yönündeki iddiasının oy verenlerin gözünde seçimlerin meşruiyetine gölge düşürerek sonuçta hem partiye hem de Trump’a zarar verdiği düşünülüyor.

Ancak başkent siyasetinin Trump’a karşı muhtemel bir siyasi yasağın toplum karşılığını ne ölçüde göz önünde bulundurdukları büyük bir soru işareti. Trump her ne kadar 3 Kasım seçimlerinin kaybedeni olsa da ülke genelinde oyların yaklaşık yüzde 47’sini alarak popüler bir aday olduğunu kanıtlamıştı.

Anti-kahraman İmajina sahip

Trump taraftarları sadece şiddet yanlısı aşırı sağcı radikal gruplardan oluşmuyor. Özellikle Amerika’nın iç eyaletlerinde ve kırsal bölgelerde yaşayan muhafazakar beyaz orta sınıf hem Trump’ın hem de Cumhuriyetçi partinin sadık tabanını oluşturuyor. Trump’ın bu taban üzerindeki etkisini önümüzdeki süreçte de sürdürmesi beklenirken, Cumhuriyetçi partinin Trump’tan desteğini çekmesi durumunda bu kitleyi de kaybedebileceği yorumları yapılıyor.

Başkanlığı süresince sayısız skandaldan zarar görmeden çıkan Donald Trump’ın, bugün her şeye rağmen Amerikan kamuoyunda bir tür siyasi fenomen olduğu unutulmamalı. Dört yıl boyunca Washington siyasetinin tepesinde olmasına rağmen taraftarlarının hâlâ ‘siyasi elitin’ dışında kabul ettiği Trump, bir tür anti-kahraman imajına da sahip.

Kongre baskınında kışkırtıcı unsur olarak sadece Trump’ı suçlayarak, miting alanını dolduran on binlerce insanı oraya getiren sosyal dinamikleri göz ardı etmemek gerekiyor. Ülkede uzun süredir artan siyasi kutuplaşmanın kongre baskınına giden süreci hazırladığını söylemek gerçeğe daha yakın olacaktır.

Radikalleşme riski taşıyan kitle

Bilindiği gibi siyaset ve medyanın yanı sıra sosyal medya da kongre baskını sonrası Trump’a karşı tavır almış, şiddeti körüklediği gerekçesiyle çeşitli platformlarda Trump’a ait resmi hesaplar askıya alınmıştı. Aynı şekilde Trump taraftarlarının yoğun olarak kullandığı bir sosyal medya platformu da kongre saldırısını destekleyen içerikler paylaşıldığı gerekçesiyle kapatıldı.

Hem Trump hem de onun taraftarlarının sansür olarak yorumladığı bu girişim çeşitli çevrelerce ifade özgürlüğü çerçevesinde eleştiriliyor. Ayrıca bu adım aynı kitlenin uzun bir süredir savunduğu muhfazakar değerlerin ana akım medya ve sosyal medya platformlarında susturulduğu yönündeki iddialarını da güçlendiriyor. İnandıkları değerlerin temsil edilmediğine hatta hakir görülerek marjinalleştirildiğine inanan bu kesimin bir nevi kurtarıcı gibi gördüğü Trump’a bağlılığının ciddiye alınması gerekiyor.

Trump’a oy veren ve seçim yenilgisinden sonra bile yanında olan bu kitle, Trump’ın karşı karşıya kaldığı linç kampanyasına tepki olarak daha da kemikleşebilir. Bir yandan kongre baskınının sorumlulularına karşı soruşturma ve yargı süreci sürerken, bir yandan da geleneksel ve sosyal medyada Trump’la birlikte hedef alındığına inanan bu kitle, ilerleyen süreçte daha da radikalleşme riski taşıyor. Trump’ın siyasi kariyerinin sınırlandırılması ise iki kutuplu Amerikan toplumu içerisindeki ayrılıkların daha da derinleşmesine sebep olacaktır.

Eskinin hayaletleriyle yeni bir dönem

Trump’ın dört yıllık başkanlık sürecinin son iki haftasının hem kendisi hem de ABD tarihi açısından bir dönüm noktası olduğunu söyleyebiliriz. Trump şayet 3 Kasım seçim sonuçlarını itiraz etmeden kabul edip, son iki buçuk aylık süreçte barışçıl bir geçiş süreci sağlasaydı, arkasından bırakacağı miras şüphesiz bundan çok farklı olacaktı. Kongre baskınına kadar dahi hâlâ 2024 için güçlü bir başkan adayı olduğu düşünülürken, Trump şimdi bundan sonraki siyasi kariyerini kurtarmak için çetin bir mücadele vermek zorunda kalacak.

Diğer yandan Amerika Joe Biden ile başlayacağı yeni döneme başkentte geniş güvenlik önlemleri ve olası şiddet olayları tehdidi altında giriyor. Bundan önceki yemin törenlerinden alışık olduğumuz coşkulu kalabalık yerine bu yıl başkana yaklaşık 15 bin kişilik ulusal muhafızlar ordusu eşlik edecek. Kendisinin demokrasinin beşiği olarak gören ABD’de yaşanan şok o kadar büyük ki, Biden’la başlayacak yeni dönem eskinin hayaletlerinden uzun süre kurtulabilecek gibi görünmüyor.

Kaynak: Gerçek Hayat

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.