-->
Mevzu TV | Mevzu sadece haber değildir.

İhsan Uzun Yazdı: ‘’İnsan Kaynağımızı İsraf Ediyoruz.’’

EĞİTİM

İnsan Kaynağımızı İsraf Ediyoruz

Sözlüklerde “Gereksiz yere para, zaman, emek vb. harcama, savurganlık.” gibi anlamlara gelmektedir “israf” kelimesi. Toplum nazarında ise hem dinî hem de dünyevi karşılığı olan bu kavram dile getirildiğinde akıllara “elektrik, su, gıda, para” gibi maddi değeri bulunan temel gereksinim maddelerinin gereksiz yere harcanması geliyor.

Filhakika bütün bu saydıklarımız israftır lakin israf edilenlerin değerine göre israf da önem kazanır. Örneğin bir kâğıdın israfı ile zaman israfı aynı derecede değerlendirilebilir mi? Bir gıdayı gereğinden fazla tüketmekle onu çöpe atıvermek de aynı derecede değildir.

Allah’ın yarattığı en değerli varlık olan insan, insan kaynağını israf ediyor.

Peki, ülkemizde durum nedir? İnsan kaynaklarımızı yerli yerinde, israf etmeden, verimli bir şekilde ülkemizin yararına kullanabiliyor muyuz? Ülkemizin istatistik kurumunun bu alanda bir insan kaynakları envanter var mıdır, örneğin? Kısa, orta ve uzun vadede mesleklerle ilgili geleceğe yönelik çalışma bakanlığının bir çalışması var mıdır? Var ise bu çalışmalara eğitim sistemimiz hazır mıdır?

Türkiye’nin gelece yönelik planlarında ortaya koyduğu iddialı hedeflere ulaşabilmesi; yerli silah, yerli otomobil, yerli uçak, yerli helikopter gibi projeleri gerçekleştirebilmesi için genç insan kaynağını çok iyi yönetmesi ve eğitmesi gerekmektedir. İş gücüne katılabilecek genç nüfus oranının bu kadar fazla olduğu Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde, nüfus strateji açıdan fırsat olabileceği gibi bu nüfusa istihdam sağlanamaması ise büyük bir tehdittir. Türkiye gibi genç nüfusu ve istihdam gücü yüksek bir ülkenin yılda en az %15’ler seviyesinde büyümesi gerekmektedir ki bu büyüme oranı büyümesi gerektiği ancak hâlihazırda uygulanama ekonomi politikaları ile bu oranları yakalamak mümkün görünmüyor. 2018-2020 yıllarında “Türkiye ekonomisi her yıl için % 5,5’lik bir büyümeyi hedeflemektedir. OECD’nin yaptığı değerlendirmelerde ise Türkiye 2015-2025 yılları arasında % 5’e yakın bir ortalama ile büyüyecektir. Bu oran gelişmiş bir ülke ve genç nüfusa sahip olmayan bir ülke için mükemmel bir orandır ancak Türkiye için yetersizdir.

Ortaya konan tüm veriler gösteriyor ki Türkiye’nin ekonomik olarak ortaya koyduğu performansı genç nüfusun istihdam taleplerini karşılamaya yetmemektedir. TÜİK’in verileri de bunu desteklemektedir. 2019 yılı Ağustos ayı verilerine göre genç işsizlik oranı % 27 oranında gerçekleşmiştir. Bu da demek oluyor ki ülke olarak nüfusumuzun en dinamik kesimini kullanamıyor, onlara iş imkânları oluşturamıyor, dolayısıyla bu insan gücümüzü israf ediyoruz!

“Cumhurbaşkanlığı 2020 Programı'nda açıklanan verilere göre, 2018 yılında yurtdışına yerleşen Türk vatandaşı sayısı, bir önceki yıla göre yüzde 20 artarak 137 bin kişi oldu.” Şu çok iyi bilinmelidir ki en önemli israflardan biri olan genç insanımızın israfı, ileride telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilir. Stratejik açıdan istihdam üretemediğimiz gençlerimiz maalesef iş bulmak için yurt dışı imkânlarını zorlamakta. Ve bunların birçoğu da kendisini yetiştirmiş, eğitimli kesim. Kendi imkânlarımızla eğittiğimiz gençlerimizi, elimizde tutamıyor başka ülkelere kaptırıyoruz. Beyin göçü en büyük israftır bir ülke için. Ekmek israfından, naylon poşet israfından, su israfından daha az önemli değildir.

“Eleştirdiniz ama çözüm öneriniz nedir?” dediğiniz işitir gibiyim.

Türkiye’nin politika belirleyicileri kısa vadede gelecek vizyonu hedeflerini yakalamak için insan kaynakları alanında doğru stratejiler ve politikalar izlemek gerekir. Doğru stratejiler ve politikalar izlemek için de öncelikle tutarlı ve güvenilir istatistiki veriler ihtiyaç vardır. İnsan kaynaklarını yerli yerinde kullanabilmemiz için işgücü piyasası fotoğrafının iyi çekilmesi, oluşan/oluşabilecek ihtiyaçlar doğrultusunda politikalar ve stratejiler belirlenmelidir. Ancak yapılan araştırmalar göstermektedir ki en iyi diyebileceğimiz kurumlar da bile insan kaynaklarına ilişkin stratejik çalışma yok. Eldeki verilerin birçoğunda ise sıkıntılar var. İstatistiki verilerde kurumlar arasında ciddi tutarsızlıklar söz konusu. Bu çerçevede öncelikle:

Türkiye işgücü piyasasının ihtiyaç duyduğu istihdam alanlarına yönelik sağlıklı veriler elde edilmeli,

Üniversitelerde açılan/açılacak bölümler kamunun ve özel sektörün ihtiyacına yönelik olmalı, üniversiteler çağın gereklerine uygun olarak rehabilite edilmeli; üniversiteler üreten ve araştıran bilim merkezleri hâline dönüşmeli,

Yeni üniversite, fakülte ve bölüm açılmasına karar verilirken ülkedeki ve dünyadaki politikalar doğrultusunda hareket edilmeli. “Bir üniversitenin hangi bölümden kaç öğrenci mezun oldu, bunlar istihdam edilebildi mi, edilemediyse ne kadarı işsiz durumda, çalışıyorlarsa alanlarıyla ilgili bir işe yerleşmişler mi, piyasanın işgücü doyumu ve ihtiyacı ne kadar?” gibi soruların cevabının bilinmesi elzemdir ve bu veriler sürekli takip edilmelidir.

Bu verilerin takibinde başta TÜİK olmak üzere; Millî Eğitim Bakanlığına, Yüksek Öğretim Kurumuna, Devlet Planlama Teşkilatına ve Devlet Personel Başkanlığına ciddi yükümlülükler düşüyor.

Sözün özü ülkede herkes üzerine düşen görevleri layıkıyla yerine getirirse bu insan israfı tehlikesini ortadan kaldırabiliriz. Aksi takdirde eğittiğimiz gençler, başkalarının kalkınması için mücadele eder. Bunun vebali de görevini layıkıyla yerine getirmeyenlere yeter de artar…

Herkesin görevini layıkıyla yapması dileğiyle…

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.