-->
Mevzu TV | Mevzu sadece haber değildir.

İki ana fay hattı üzerindeki Erzurum için çok önemli uyarı!

Genel

Doç. Dr. Çağlar Özer yaşanabilecek depremlere ilişkin olarak, "Yeni imara açılacak alanlarda, ovalardan ve sulak alanlardan ziyade daha sağlam zeminleri tercih etmeliyiz" dedi.

Erzurum Atatürk Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Çağlar Özer, nisan ayından itibaren Erzurum ve çevresinde yoğun mikro sismik aktivite gözlemlediklerini söyledi.

"Büyük sismik kaynaklara çok yakınız"

Özellikle Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinden sonra ülkenin birçok bölgesinde olduğu gibi Erzurum ve çevresinde de sismik aktivitelerde artış meydana geldiğini belirten Özer, "Bir süre önce Aziziye ilçesindeki Söğütlü Mahallesinde meydana gelen depremlerle ilgili inceleme ve araştırmalar devam ediyor. Erzurum depremselliği yüksek bir il. Erzurum, Kuzey Anadolu Fayı ve Doğu Anadolu Fayının birleştiği Karlıova bölgesine 75-80 kilometre kuş uçuşu uzaklığa sahip. Karlıova yer bilimciler için özel bir bölge, sismik olarak önemli alan, dolayısıyla Erzurum olarak büyük sismik kaynaklara çok yakın bölgedeyiz" dedi.

"Kentte 4 ana fay hattı bulunuyor"

Özer, kentte Aşkale, Başköy Kandilli, Palandöken ve Dumlu olmak üzere 4 ana fayın bulunduğuna işaret ederek, bu fayların tarihte önemli depremler ürettiğini aktardı.

"164 yıl önce 15 bin kişi hayatını kaybetti"

İlin, 1983'te Horasan, 1924'te Pasinler, 1901'de şehir merkezinde önemli ve yıkıcı depremlerle karşılaştığını, 1859'da ise Erzurum ve çevresinde meydana gelen 6.1 büyüklüğündeki depremde yaklaşık 15 bin kişinin hayatını kaybettiğini anlatan Özer, şunları kaydetti:

"Sağlam zeminde yapılaşma olmalı"

"Erzurum, tarihine baktığımızda her zaman aktif ve büyük deprem üretme potansiyeli buluyor. Bu anlamda zemin çok önemli, zayıf zeminlere yerleşmememiz lazım. Özellikle zayıf zeminlerde deprem dalgaları, deprem olduktan sonra yer içinde ilerlerken sağlam zeminde daha az yapıya deprem kuvveti iletilirken, zayıf zeminde bunlar arttırılarak iletiliyor. Dolayısıyla ilk etapta zayıf zeminden ziyade sağlam zeminlere yerleşirsek deprem zararlarını azaltmak için ilk tedbir olacaktır."

Özer, depremin Türkiye'nin bir gerçeği olduğuna değinerek, zemin sağlamlığının yanı sıra yapılarla ilgili tedbirler, tekniklerin de çok önemli olduğunu, bu konuda birçok parametrenin bulunduğunu dile getirdi.

Alüvyon tabakaya dikkat çekti

Deprem olduğunda en yakın istasyonun daha fazla ivme kaybettiğine değinen Özer, "Mexico City'de gerçekleşen depremde, yaklaşık 400 kilometre uzaklıkta çok daha büyük ivmeler tespit edildi. Bu şunu gösteriyor, aslında mesafeler artsa da zeminde bazı odaklanma problemleri olabiliyor, aynı zamanda çok alüvyon tabakanın kalınlığıyla ilgili zemin büyütmeleri oluyor. Bunların olduğu alanlarda yıkımlar artabiliyor.

"Malatya, fayın kırıldığı yere uzaktı"

Mesela, Kahramanmaraş depremlerinde bunu gözlemledik. Örneğin, Hatay ve Malatya fayın kırıldığı alana belli bir mesafe uzaklıkta fakat zeminin zayıf olduğu yerlerde zeminin büyütmesi diye tabir edilen zeminle ilgili problemler ve yıkımlar meydana geldi" ifadelerini kullandı.

"Ovalardan ve sulak alanlardan uzak olmalı"

Doç. Dr. Özer, özellikle yeni imara açılacak alanların detaylı şekilde incelenerek belirlenmesi gerektiğini vurgulayarak, "Çünkü her zemin aynı davranmıyor. Bazı zeminler deprem anında deprem dalgalarını büyüten özelliklerde, bazısı ise etkilemeyecek alanlarda, yani daha çok kayalık diye tabir ettiğimiz alanlar deprem açısından daha sağlam. Dolayısıyla, yeni imara açılacak alanlarda ovalardan ve sulak alanlardan ziyade daha sağlam zeminleri tercih etmeliyiz." dedi.

"Stres hesaplaması yapılıyor"

Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası nerede stresin artıp azalması konusunda birçok araştırmacı tarafından hesaplama yapıldığını ve bu sürecin içinde olduklarını aktaran Özer, sonuçların yakında paylaşılacağını ifade etti.

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.