-->
Mevzu TV | Mevzu sadece haber değildir.
2021-05-04 11:32:50

İbn-i Haldun: Devletin 5 Aşaması

İhsan UZUN

04 Mayıs 2021, 11:32

14. yüzyıl devlet adamı, düşünür ve tarihçilerinden İbn-i Haldun; devletlerin de tıpkı insanlar gibi doğup büyüdüğünü, sonrasında yaşlanarak öldüğünü dile getirmektedir. Ünlü düşünür, devletin varlığını sürdürdüğü süreyi beş aşamaya ayırarak günümüz devlet yöneticilerini ikaz etmiştir. Bu beş aşamayı 120 yılla sınırlandırır. Bu aşamaları ele alacak olursak:

Birinci Aşama

Fetihler yoluyla toprak kazanılan, yurt edinilen bu aşama kuruluş aşamasıdır ki bu aşamada yerleşik güçler elinden askerî güç vasıtasıyla iktidar devşirilir. Kan bağlarının çok güçlü olduğu, devletin başının bir hükümdardan çok bir şef gibi hareket ettiği dönemdir. Bu dönemde devlet soy (nesep) birliğine dayandığı için aynı soydan gelenler arasında organik yakınlık arttıkça devlet güçlüdür.

İkinci Aşama

Hükümdarın iktidarı tekeline almaya başladığı bu dönemde hükümdar, kendisinin başa gelmesinde etkin rol oynayan devlet adamlarını birer birer tasfiye etmeye başlar. Elinde bulundurduğu iktidar gücüne ortak olabilecek ne kadar güç odağı varsa ortadan kaldırır. Artık, kan ve akrabalık bağından oluşan yönetim kadrosunun yerini; yalnızca hükümdardan emir alan, maaşlı asker ve bürokratlardan oluşan bir grup almaya başlar. Bunun yanı sıra hükümdara danışmalık eden bilginler sınıfından oluşan bir grup da vardır. İbn-i Haldun bu grubu en kötü siyasal danışmanlar olarak nitelendirmektedir. Yerelden çok evrenseli görmek üzerine eğitim aldıkları, toplumsal ve siyasal olayları özelinde ele almak yerine olaylar arasında kıyaslamalara gittikleri için siyasal önerileri de genellikle fayda vermeyen önerilerdir. Hükümdarlara asıl fayda sağlayan öneriler ortalama zekâya sahip, alelade kişilerden gelmektedir.

Üçüncü Aşama

Bu aşama ekonomik refahın günden güne arttığı, kültür ve sanatın gelişme gösterdiği bir yükseliş ya da gösteriş aşamasıdır. Hükümdar bu aşamada şahsi servetini artırmak, halkının vergilerini azaltmak, devletin mali kaynaklarını artırmak, şehirlerin imarı için uğraşır. Toplumun tüm kesimleri ekonomik refahtan payını alır. Devlet bilimde, güzel sanatlarda ve ticarette vatandaşları teşvik eder. Burjuvazi kültürel faaliyetlere hamilik eder. Refah ve özgürlük devlette hakim olur.

Dördüncü Aşama

Doyum, tatmin ve kendini beğenmenin had safhada olduğu aşamadır. Bu dönemde de ülkeye istikrar ve barış hakimdir. Ancak devlet durağan bir yapıdadır. Yenilikçi hiçbir girişim yoktur. Eski yönetimleri taklit etmekten öteye gidemeyen devlet adamları, mevcudu değiştirmenin devleti yıkacağına inanırlar ve tüm kesimlerden gelen önerilere kulak tıkarlar. Hem devlet adamları hem de halk bu istikrar ve refahın sonsuz olduğuna inanmıştır. Devletin geçmişteki siyasi ve ekonomik birikimlerine göre bu aşama gerçekten de uzun sürebilir. Ancak bu aşamada fark edilemeyen bir gerileme ve çözülme başlar, devlet son aşama olan sefahat ve israf aşamasına doğru hızla yol alır.

Beşinci Aşama

Sefahat, israf ve çöküşün birbiriyle yarıştığı bu aşamada devleti yönetenler, ekonomik ve toplumsal olayları kendi istek ve arzuları doğrultusunda yönetmeye çalışırlar. Onların bu hırsları devlette onulmaz hastalıklar meydana getirir. Devleti yönetenler, lüks içerisindeki iktidarlarını sürdürebilmek, emri altındaki ordunun ve bürokrasinin desteğini sürdürebilmek için vergileri artırma yolunu seçer. Artan vergilerle birlikte ekonomik faaliyetler ve devleti yönetenlerin beklentilerinin tersine devlet gelirleri azalır. Halkın devletten beklentileri azalırken mutsuzluk ve karamsarlık halk arasında yayılır. Ekonomik faaliyetlerin sekteye uğramasıyla birlikte ciddi gelir kaybı yaşayan ve ilerisi için endişelenen insanlar uzun vadeli planlar yapamazlar. Geçim derdine düşen toplumda doğum oranları geriler, nüfus azalmaya başlar. Kalabalık şehirlerde nüfusa bağlı toplum ve çevre sorunları baş gösterir. Devlet hızla çözülmeye, devletin kurumları arasındaki uyum bozulmaya başlar. Devletteki birlik ve nizam yerini karmaşanın getirdiği kaos ortamına bırakır. Devlet, en küçük bir sorun karşısında dahi içinden çıkılamaz yönetim zafiyetleri içine düşer. Sonunda dışarıdan gelen, yeni, güçlü, sağlıklı bir topluluk; devleti ele geçirir ve çürüyen yapıyı ortadan kaldırıp yenisini kurar. Toplumsal ve siyasal şartlar devletin bu aşamalarında birtakım değişiklikler yapsa da İbn-i Haldun’a göre her devlet bu süreçlerden geçer ve bu süreçler döngüsel bir şekilde tekrar eder. Bu süreç toplumsal bir yasa olup kişilerin iradesinin bu döngüyü değiştirmesi güçtür.

“Acaba dünya üzerindeki ABD, İngiltere, Fransa, Almanya gibi ülkeler bu döngünün hangi aşamasında, ülkemiz hangi aşamasında?” İbn-i Haldun’un bu döngüsünden sonra insan bu soruyu kendisine sormadan edemiyor?

Sağlıklı, uzun ömürler diliyorum tüm herkese.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.