İşte mevzu tam da bir iç sıkıntısından ortaya çıktı. Ansızın akla gelen ve her şeyi bir anda değiştireceğine inanılan bir fikir gibi geldi. Tebessüm ettirdi. Heyecan oluşturdu. Dost meclisimizi şenlendirdi. 'Evet, işte sonunda tüm bu sancılardan kurtuluş yolunu bulduk' dedirtti.
Sayısız soruna yol açan mevcut dünya düzeninde adaletten uzakta bir hayat yaşıyoruz. Bir taraftan tüketim çılgınlığı sarmışken etrafımızı, diğer taraftan açlıktan ölenleri görüyoruz. Hastalıklar artıyor. Hayvanlar ötekileştiriliyor. Farklılıklar yok sayılıyor. Postallar çiçekleri eziyor. Gıdaların ve zihinlerin genetiği değiştiriliyor. Yuvalar bozuluyor. Ölüm, istatistik biliminin konusu oluyor. Su, hava ve toprak kirleniyor; ateş bile...
Baktık. Gördük. Tattık. Duyduk. Yeryüzündeki tüm canlıların adalete, merhamete, sevgiye, huzura, ahlaka, empatiye ve iyiliğe ihtiyacı olduğunu anladık.
İçimizde birikenlerden yorulduk.
Devamı...