Geçtiğimiz yıl Çin’den dünyaya yayılan kovid-19’la ilgili yeni bir sürece girildi. Yeni sürecin adı aşılama ve herkesi fişleme. Fişleme ve aşılamaya yönelik tüm dünyadan tepki sesleri yükseliyor. Aşı firmaları ise ürettikleri aşıların yan etkilerinden hukukî olarak sorumlu tutulmamalarının derdinde. Devletler bir bir onay almamış aşı siparişi veriyor. Aşıların ücretsiz olarak önce sağlık çalışanları, sonra 65 yaş üstüne yapılması bekleniyor.
Yeni tür korona virüsün dünyada ilk olarak bir yıl önce görüldüğü iddia ediliyordu. Oysa Dünya Bankası, “covid-19” ismini ilk olarak 2017’de web sitesine yazmış. 2018’de ise Kanada’dan tüm dünyaya “covid-19 test donanımları” bu adla sevk edilmiş. Gerçek Hayat’ın geçtiğimiz aylarda kapaktan duyurduğu konu Dünya Bankası tarafından tekzip dahi edilmedi.
Bir yıllık salgın uygulamalarında ise yeni bir evreye girildi. İlk olarak yazın artacağı ve kışın azalacağı söylenen sözde salgın, ABD Başkanlık seçimleri yaklaştıkça tırmanışa geçti. Bu süreçte Trump tahtından indirildi. Şimdi sıra ise salgını aşı uygulamalarıyla kontrol altına alınması iddiasında. İddiasında diyoruz, aşı olunca korona olunmayacağının garantisi verilmiyor. Aksine aşı deneylerine katılmış bazı kişilerde çok kısa sürede virüs yeniden görüldü.
Aşılar henüz resmi onay almış değiller. 5 yıldan fazla sürmesi gereken aşı onaylarının apar topar verilecek olması ise bir başka endişe konusu. Aşı firmaları ise tazminat ve ceza davaları ile karşılaşmamak için baskı uyguluyor. Devletler ise henüz onay almamış aşıları sipariş kuyruğuna girdi. Aşı uygulamaları konusunda ise tedirginlik hat safhaya ulaştı.
‘Korona bir grip türü’Ruslar ‘Sputnik V’ adını verdikleri sözde aşının başarı oranını yüzde 92 olduğunu iddia ediyor. Rusya’nın bu iddiasına yönelik 27 Kasım günü Rusya’dan gelen bir açıklamaya göre aşı yapılsa dahi virüs bulaşmaya devam edecek. Bu nedenle aşının grip aşısı gibi sürekli uygulanması gerekiyor. Bu da koronanın bir grip türü olduğu yönündeki tezin güçlenmesine neden oldu.
Hiçbir aşı resmî onay alamamış olmasına rağmen aşı çalışmaları tüm dünyada hız kazandı. Şimdi sıra aşıyı ilk kim bulacak yarışı değil, kim vuracak yarışında. Pazarı ABD’ye kaptırmak istemeyen Rusya, sözde aşısına 20 dolar etiket koydu.
Kimsenin onayı yokİlaç ve aşı dünyasının en karanlık ve tehlikeli şirketlerinden Pfizer’ın BioNTech ve Moderna şirketleri ile ortak geliştirdikleri sözde aşı ise güya yüzde 95 koruma sağlıyor. Pfizer ve BionTech, ürettiği aşının onayı için ABD Gıda ve İlaç İdaresine (FDA) başvuruda bulundu ama henüz onay yok.
FDA, ilk değerlendirmesini 10 Aralık’ta yapacak. Aşı onayının Joe Biden’ın ABD Başkanlık koltuğuna oturana dek gelmesi pek beklenmiyor.
ABD, Kovid-19 aşı programı başkanı Dr. Moncef Slaoui, aşının onay aldıktan sonra 1-2 gün içinde uygulanacağını söylüyor. Yani her şey tezgâhlanmış, Trump’ın koltuğu devretmesi bekleniyor. Slaoui devamla şöyle diyor: Aşı her eyaletin nüfusuna göre dağıtılacak, kimlerin öncelikli olarak aşılanacağına her eyaletin kendisi karar verecek!
Oxford iddialı23 Kasım’da İngiltere'de Oxford Üniversitesi tarafından geliştirilen koronavirüs aşısının Covid-19 hastalığına karşı yüzde 70 koruma sağladığı açıklandı. Oxford, AstraZeneca ile birlikte geliştirdiği aşının ucuz, kolay depolanabilir ve dağıtımının daha kolay olacağını iddia ediyor.
Oxford’un geliştirdiği aşı, İngiltere ve Brezilya'da 20 binden fazla gönüllü üzerinde denendi. İki doz aşı vurulan deneklerde aşının yüzde 70 oranında koruma sağladığı paylaşıldı. Ülkede aşılanacak kişilerin öncelik sırası, bakımevlerindeki kişiler ve görevliler, sağlık çalışanları ve 85 yaşın üstündeki kişiler olarak belirlendi.
Dozaj hatası onayı geciktirecekAstrazeneca - Oxford Üniversitesi iş birliğiyle hazırlanan aşıda dozaj hatası olduğu ileri sürülerek korumanın yüzde 90 olduğu iddia etti. Şirketin yayımladığı ilk analiz sonuçlarına göre aşı düşük dozda yüzde 90 etki ederken, tam dozda yüzde 62 seviyesinde kalmış. Dozu ayarlayamayan AstraZeneca, aşının onay almasının Avrupa Birliği ve İngiltere’ye göre ABD’de daha uzun sürebileceğini duyurdu.
Almanya’da hedef Noel öncesiBütün numaranın aşı etrafında döndüğünün itirafı Almanya başbakanı Angela Merkel’den geldi. Merkel, aşının bulunmasının salgını kontrol altına almaya yetmeyeceğini söyledi. Çalışmaların umut olduğunu ileri süren Merkel, “Kış zor geçecek, ama geçecek. Aşı Noel’den önce gelebilir. Bu aşının ilk etapta sağlık ve bakım sektöründeki çalışanlara yapılmasını kararlaştırdık” dedi.
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ise kapsamlı aşı çalışmasının ocak ayında başlayacağını aktardı. İspanya ve Almanya'nın Avrupa Birliği'nde aşı planlarını tamamlayan ilk ülkeler olduğunu ifade ederek, “13 bin aşılama noktası olacak. 3 ay içinde nüfusun önemli bir bölümü tüm garantilerle aşılanabilecek" dedi.
AB temkinli ilerliyorAvrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, yıl bitmeden koronavirüs aşısına başlama ihtimalleri olduğunu söyledi. Leyen, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Tünelin ucunda ışık göründü. İlk AB vatandaşı aralık ayı bitiminden önce aşılanabilir" dedi. Bu açıklamada aşı oyunları aşısında AB’nin de diğer liderlerden farklı düşünmediği yorumlarına neden oldu.
Henüz hiçbir aşı resmî onay almamasına rağmen aralık ayında aşılamaya izin verilebileceğini söyleyen Leyen, “Her şey sorunsuz bir şekilde ilerlerse, Avrupa İlaç Ajansı aralık ayının ikinci yarısında BionTech ve Moderna aşılarına şartlı pazarlama izni verebilir" dedi. “Verebilir” kelimesi vereceğinin erken beyanı veya “verin” emri taşıdığı dile getiriliyor.
‘Ölümlerden bizi mesul tutmayın çağrısı’Aşıların uygulanabilmesi için en az 5 yıla ihtiyaç duyuluyor. Buna rağmen bile aşılar güvenli değil. Pastadan büyük payı kapma yarışına giren aşı firmaları ise FDA ve Avrupa İlaç Ajansına baskı uyguluyor. Korona aşılarının yan etkileri konusunda hukukî güvence isteyen aşı firmaları, haklarında maddî ve mânevî tazminat açılmasını engellemenin peşindeler. Onay makamları ise buna dünden razılar. Çünkü onay makamlarının hiç biri bağımsız değil. Aksine “döner kapı sistemi” denilen uygulama ile aşı ilaç, tohum ve gıda firmalarının yöneticileri bu onay makamlarını sıra ile dolduruyor veya dilediği kişiyi oraya tayin ediyor. Böylece kendi adamlarından kendi onaylarını alarak insanlığı aldatıyorlar.
Sözde aşılar ücretsizAralarında Türkiye ve Kuveyt gibi ülkelerinde olduğu pek çok ülke henüz onay almamış aşılardan sipariş verdi. Aşılar öncelikle sağlık çalışanları ve 65 yaş üstüne ücretsiz yapılacak. Türkiye Çin’in onay almamış aşısından 50 milyon dozluk bir bağlantı yaptığını duyurdu.
Aşı olanlar korona olduBatıda yapılan istatistiklere göre koronaya düzenli ilaç kullanan ve aşı olanlar olmayanlara göre çok daha fazla yakalandı. Aşı olmayan ve ilaç kullanmayan kimseler yalansa bile virüsü kolayca yenebilirken bağışıklığı aşı ve ilaçlarla baskılananlar ağır seyrettiği gözlendi. Ölümlerin ise koronadan değil altta yatan kronik bir rahatsızlık ve korona tedavisi için kullanılan ilaçların yan etkilerinden kaynaklandığı dile getiriliyor.
Korku salgınıKorona salgını tehdidi ile tüm devlet ve şirketler siyasi ve iktisadî olarak baskı altına alındı. İnsanlar ise korkunun esiri yapılmaya çalışılıyor. Koronanın çıktığı ülke olarak kayıtlara geçen Çin, bu kez de SARS iddiasıyla gündemde. Çin 14 bin kişiyi karantinaya aldığını duyururken Çin’den sonra Irak’ta da Sars virüsü vakası görüldüğü duyuruldu. Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi (KIBY) Sağlık Kurumu, Süleymaniye kentinde korona belirtileri gösteren hastaların aslında SARS virüsüne yakalandıklarını açıkladı. Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Aso Havizi tarafından yapılan yazılı açıklamada, SARS virüsünün yayıldığına dair hiçbir delilin olmadığını sadece bir hasta olduğunu söyledi. Bu da medyanın basit hâdiseleri abarttığı ve korkuyu büyüttüğünü gösterdiğinin delillerinden biri olarak yine kayıtlara geçti.
Hollanda Tarım Bakanlığı, ülkede ekim ayı sonunda ortaya çıkan kuş gribinin, birçok bölgeye yayıldığını duyurdu. Göçmen kuşlar aracılığıyla Rusya'dan geldiği tahmin edilen gribin, ilk olarak sulak alanlardaki kuğularda görüldüğü ifade edildi. Ülkenin ilk olarak kuzey bölgesindeki yabani kuşlarda tespit edilen hastalık, tavuk çiftliklerine sıçradı.
HES’ten sonra sıra da ne var?Çin Devlet Başkanı Şi Jinping, uluslararası seyahatlerin yeniden kesintisiz başlamasını sağlamak için karekodların (QR kodu) kullanılacağı küresel bir izleme mekanizmasının kurulması çağrısında bulundu.
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Doç.Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, “HES kodu gibi bir uygulama yapılarak aşı olmayan kişilerin kalabalık alanlara, toplu taşıma kullanmalarına bu gibi toplum içindeki tüm alanlara girmesi engellenebilir” dedi. Tepkiler gecikmedi. Operatör Dr. Nail Ersöz, Kurul üyesi Afşin Emre Kayıpmaz derhal bilim kurulundan ihraç edilmesi çağrısı yaptı. Dr Ersöz’e pek çok doktor da destek verdi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Human Rights Watch'un Başkanı Kenneth Roth ise “kodların siyasi amaçlı olarak insanları izlemek için kullanılabilir” diyerek uygulamaya ilişkin endişesini dile getirdi. Dünyanın her kesinden aşı ve kodlama sistemlerine tepki büyüyor. Sürecin nereye evrileceği, ne tip sosyal sıkıntılara yaşanacağı kestirilemiyor.
Gen bazlı aşılar felaketimiz olabilirAlman bilim adamı Prof. Dr. Stefan Hockertz’in korona virüs aşısı hakkında yaptığı uyarıları duymuş muydunuz? Hockertz’e göre bir aşı geliştirmek için en az 8-10 seneye ihtiyaç varken kestirmeden gidip tamamen yeni bir aşılama stratejisine geçilmesine karar verilmesi çok tehlikeli olabilir. Şu sözlere dikkat kesilmekte fayda var:
“Korona salgınında şimdi ne planlanıyor? Bu çok önemli bir konu ve medyada bu husus üzerinde bence çok az tartışma yapılıyor. Aşı şirketleri, serbest mRNA hücrelerinin yani serbest genetik hücrelerin taşıyıcı madde üzerinden küçük mini parçacıklar aracılığıyla hücrelerimize doğrudan eklenmesi ve sonra hücrelerimizin analiz edilmesini planlıyor. Bu da insanların net bir şekilde gen teknolojisi vasıtasıyla bir değişikliğe uğratılması manasına geliyor. Biz, vücuda zerk edilen bu virüsün genetik materyalinin hangi hücrelere gittiğini bilmiyoruz. Buradaki analiz işleminin ne kadar süreceğini de bilmiyoruz. Analizi durdurmanın hiçbir yolu yok. Ayrıca bu genetik materyalin virüsün genetik materyalinin neresine yerleşeceği hususunda da herhangi bilgimiz mevcut değil.”
Kaynak: Gerçek Hayat