1988 yılında İstanbul’da doğdum, Newport International University’ de Davranış Bilimlerinden mezun oldum. 2 çocuk annesi bir ev hanımıyım.
Resim yapmaya ne zaman başladınız?2009 yılında İsrail’in Gazze’ye uyguladığı dökme kurşun operasyonu sonrasın da. ”Ben ne yapabilirim” sorusuyla başladım resim yapmaya. Hayatımın odak noktası haline gelen “Hanzala” karikatürü ile de bu süreçte tanıştım. Tevafuk odur ki o yıl içerisinde üniversiteyi yeni bitirmiş ve yeni arayışlar içerisinde olduğum bir dönemde İSMEK’in ahşap boyama kursları ilgimi çekmişti. Filistin için ne yapabilirim sorusunu kendime sorduğum günlerde ahşaptan tablo yapmayı öğreniyordum ve bir gün ahşap tabloda Hanzala’yı çizmeye ve bu tabloyu satıp Filistin’e bağışlamaya karar verdim. Zamanla Naci Ali’nin tüm eserlerini inceledim ve bunları tablo haline getirerek (öncelikle Rabbimin yardımı ile) çeşitli kurum ve kuruluşların yardımı ile sergiler düzenleyip gelirini Filistin’e bağışladık.
Hanzala, Naci El-Ali tarafından çizildiği dönemde İsrail tarafından çok tehlikeli görülmüş bir karikatürdür. Öyle ki Naci el-ali bu çizimler yüzünden Mossad tarafından öldürülmüştür. İsrail’i bu denli rahatsız eden bir çizimin tekrar kendilerini rahatsız edecek boyuta taşıyabilmek en büyük amaç olsa gerek. Bir şekilde insanları bu konu üzerinde yoğunlaştırmaya çalışıyorum. Resimlere baktıklarında kalplerine dokunabilmek istiyorum. Tabi ki yüzünü sadece Filistin özgür olunca dönecek olan bu çocuk dikkat çekiyor ve insanlar hikayesini merak ediyor.
Hanzala, Naci El-Ali tarafından çizildiği dönemde İsrail tarafından çok tehlikeli görülmüş bir karikatürdür. Öyle ki Naci el-ali bu çizimler yüzünden Mossad tarafından öldürülmüştür. İsrail’i bu denli rahatsız eden bir çizimin tekrar kendilerini rahatsız edecek boyuta taşıyabilmek en büyük amaç olsa gerek. Bir şekilde insanları bu konu üzerinde yoğunlaştırmaya çalışıyorum. Resimlere baktıklarında kalplerine dokunabilmek istiyorum. Tabi ki yüzünü sadece Filistin özgür olunca dönecek olan bu çocuk dikkat çekiyor ve insanlar hikayesini merak ediyor.
Hanzala, bu mazlum coğrafyanın hüznünü sessizce haykıran bir çocuk. Esasında NACİ al-Ali tarafından çizilen ve sanatçının aslında kendini ve kendi gibi çocukları anlatmaya çalıştığı bir sembol. Her ne kadar bu sembol Filistin ile özdeşleşmiş olsa da benim amacım tüm mazlumların çığlığı haline gelmesini sağlamaktır. Çünkü Hanzala yerinden yurdundan zorla çıkartılan ve bunun sonuncunda mülteci olan tüm insanların fiziksel, duygusal ve manevi olarak yaşadıkları şiddeti bizlere derin bir tecrübe ile aktaran ümmetin küskün çocuğudur. Ortadoğu’da yaşanan kaosun etkilerini en fazla hissedenlerin çocuklar olduğunu düşünürsek Hanzala daha bir anlam kazanıyor.
Ben her şartta ve ortamda zulmün karşısında haykırmam gerektiğini öğütleyen bir ailede yetiştim. Bunu gerek yazılarla gerek eylemlerle ve gerekse sanatla yapabilmek sanırım en büyük kazançtır. Hanzala’yı çizerken bana en fazla kattığı şeyin empati olduğunu düşünüyorum. O taş atarken ya da sessizce olan biteni dünyaya haykırırken çaresizliğin ve kızgınlığın, kalabalıklar içinde yalnızlığın nasıl bir duygusal çöküş yaşatabileceğini öğreniyorum. Hanzala hiç büyümezken ben onsuz ama onunla büyüyorum sanırım.
Evet inşallah bu yıl içerisine 10.Hanzala sergisini gerçekleştireceğiz.
Resim çizerek özgürlük mücadelesi veriyorsunuz. Hanzala da genç bir sembol. Gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?Her türlü değerin yozlaştığı bir dünyada, Hasan El-Benna’nın şu sözleri ile irkilmelerini tavsiye edebilirim naçizane bir şekilde;
“Artık her Müslümanın amacını bilmesi yönünü belirlemesi ve amacına ulaşması için ciddiyetle çalışması gereken vakit gelmiştir. Gaflet, aldatıcı hayaller, dalgın kalpler, körü körüne bağlılık her bağıranın peşinden gitmek gibi şu önemsenmeyen hasletler, müminlerin yolu değildir”