Türk denizcilik tarihinde ve dünya çapında adını duyurmuş başarılı bir deniz insanı ve kaptan ve 16. yüzyılın ortalarında kendini Hint Okyanusu’ndaki Portekiz güçleriyle mücadele ederken bulan Pîrî Reis, Osmanlı’nın güney politikalarının sürekli bir niteliğe kavuşamamasının bedelini ağır ödedi. Peki bu büyük denizciyi idama götüren süreç nasıl yaşandı?
Piri Reis'i idama götüren süreç16.asır Osmanlı tarihinde mali ve askeri bakımdan zirveyi temsil eder. Bu yüzyılda, yeryüzünde imparatorluğun ilgilenmediği ve ağırlığını koymadığı hiçbir mesele yok gibidir. Ancak bu dönem büyük zaferler kadar Pargalı İbrahim, Sokollu Mehmet Paşa gibi büyük idamların da dönemidir ve hiç şüphesiz ki bu büyük idamlardan biri, bu yazının konusunu teşkil eden Piri Reis'in idamıdır.
O günlerin dünyasında, baharat ve kumaş gibi doğunun zenginlikleri ,iki yolla batıya ulaşıyordu.Birinde,Hint Okyanusu'ndan gelen gemiler Hürmüz Boğazından geçip Basra'ya varıyor,oradan kervanlarla Bağdat üzerinden Lazkiye Limanı'na varıp burdan da batı coğrafyasına yayılıyordu.Diğer yol ise,Hint Denizinden gelen gemilerin Basra Körfezi'ne değil, Aden'den Kızıldeniz'e girmesi şeklinde oluyordu.Kızıldeniz'i boydan boya aşan ticaret gemileri Süveyş'te malları boşaltıyor,mallar yine kervanlarla Kahire üzerinden İskenderiye Limanı'na getiriliyor,burdan da batı dünyasına taşınıyordu.Ancak Batı bahriyesinin gelişmesi ve 15.asrın sonunda Ümit Burnu'nun keşfi yalnızca bu iki ticaret yoluna yeni bir seçenek olmakla kalmayacak,Aden ve Basra gibi iki kilit bölge için askeri anlamda da tehdit olacaktı.
Ticaret yollarının emniyeti ve Hicaz'ın güvenliği için Aden Denizi'ni ve Basra Körfezi'ni elinde tutmak zorunda olan Osmanlı, bu suların Portekiz hakimiyetine geçişi ve Aden Şeyh'inin Portekizlilerin desteği ile ayaklanıp şehri ele geçirmesi üzerine harekete geçer(1547). Barbaros'un 1546'da vefatının ardından Mısır kaptanlığına getirilen Piri Reis, Aden 'deki ayaklanmayı bastırır ve şehri, çok ciddi bir mukavemetle karşılaşmasına rağmen geri alır. Bu zafer kendisine ve tecrübesine duyulan güveni artırmakla kalmaz, zafer haberi payitahta ulaşınca Piri Reis'in tahsisatı 100.000 altına yükseltilir. Aden'in geri alınması kuşkusuz ki Piri Bey'in bir sonraki Hint Seferi'nde yaşına rağmen neden sefer kaptanı donanma reisi olacağının yanıtıdır.
Hint sularına ikinci sefer 5 yıl sonra yapılır. Hedef Basra Körfezi'nin en dar yerinde Portekiz hakimiyetinde bulunan Hürmüz Adası'dır. Ancak Portekizlilerin bu sularda onlarca yıl seyrüsefer etmeleri, birçok adayı tutmuş olmaları ve Osmanlı için bu suların uzak oluşu, donanmanın az zayiatla dönmesi için çok daha hassas ve özen gerektiren bir planın yapılmasını mecbur kılar. Divan, Piri Reis'e bunları tembih eder ve yol boyunca kimseyle çatışmadan ve dikkatleri üzerlerine çekmeden önce Basra'ya varmasını,ardından Basra Beylerbeyi Kubat Paşa'nın emrindeki 15.000 askeri yanlarına alarak Hürmüz Adası'na ani bir baskın yapmalarını emretmiştir. Fakat Piri Reis komutasında edilen bu sefer, Osmanlı klasik çağının çok tartışılan ve nihai neticeye ulaşılamayan bir idamın oluşum sürecini başlatacaktır.
Piri Reis'in son askeri seferi ve idamıSüveyş’ten ayrılan Piri Reis güzergahında bulunan ve zengin bir liman kenti olan Portekiz egemenliğindeki Maskat'a yanaşır. Önüne çıkan Portekiz gemilerini ele geçirir ve Maskat'ı kuşatır. Ardından şehir kısa süre içinde düşer. Piri Reis ganimetlerle limandan ayrılır. Ancak Piri Reis'in, divanın sefer planına aykırı düşen bu fethi, Portekizlilerin müdafaa hazırlıklarına başlamalarına sebep olur.
Osmanlı donanması, limandan ayrıldıktan sonra Basra'ya değil doğrudan Hürmüz Adası'na yelken açar ve bir kez daha divan hükümlerinin dışına çıkar. Önce Portekiz donanmasını yenilgiye uğratan Piri Reis kuşatmayı başlatır fakat adanın muhkem olduğunu, mevcut kuvvetlerle alınamayacağını anlayınca donanmasıyla beraber Basra'ya demirler. Ancak sefer planından daha ilk günden haberi olan Kubat Paşa, Piri Reis'i art arda gelen itaatsizliklerinden dolayı hoş karşılamaz ve ahvali payitahta bildirir.
Piri Reis burada çağdaş tarihçiler tarafından elan tartışılan bir karar alır ve üç gemiyle beraber Basra'yı ve donanmasını terk eder. Burada durumun vehametinden dolayı Basra'yı terk ettiğini söyleyenler olduğu gibi, asıl sebebin Kubat Paşa'nın Masdak ganimetlerinden istediği payı Piri Reis'in vermemesi olduğunu söyleyen tarihçiler de vardır.
Bir gemisi seyirde batan Piri Reis, Süveyş'e vardığında, payitahtan aldığı emir gereğince Mısır Beylerbeyi Dukakinzade Mehmet Paşa tarafından tutuklanır ve Kahire'ye getirilir. İstanbul’dan Dukakinzade’ye mahkeme yapması ve Piri Reis’i sorgulaması emri gelmesi üzerine mahkeme yapıldı ve tutanaklar Divan-ı Hümayun’a gönderildi. Beyanları inceleyen Divan Piri Reis’i yüzde yüz suçlu buldu ve idam cezasına çarptırdı.
İdam cezasına çarptırılmasındaki en büyük etken Süveyş donanmasını yok etmesidir. Süveyş donanması, Mekke ve Medine’yi koruyan donanmadır. Şimdi ise o donanma yok olmuş; Basra’da enkaz olarak durmakta ve bunun sorumlusu Piri Reis idi.
Mahkeme sonrası İstanbul’dan gelen emirle Dukakinzade Mehmet Paşa, Piri Reis’i Mısır’da idam ettirdi ve Mısır’a defnedildi. Piri Reis’in mezarının yeri ise bilinmiyor.