Çocukların Kimlik Gelişim Sürecinde Oyuncakların Rolü
Sevgili anne ve babalar,
Çocuklarımız büyüdükçe, onların kişilikleri, karakterleri ve değer yargılarının nasıl şekilleneceğine dair düşünceler üzerimize gelmeye başlar. Bu düşünceler ve kimi zaman da kaygılar ile sürekli çocuklarımız için güzel bir şeyler yapmak isteriz. Hızla akıp giden zaman içinde kimi zaman aile, kimi zaman çevre, kimi zaman da medyadan diğer insanlara bakarak çocuklarımıza dair bir şeyleri kaçırıyor, eksik bırakıyor veya tam olarak yapamıyor gibi düşünürüz.
Bu sebeple bazen mantığımızı değil de medyanın veya çevrenin baskısı içinde bilinçsizce fiillerde bulunur, sebebini sorgulamadan satın almalar yapar ve kendimizi mental olarak rahatlatmaya çalışırız. Çocuklarımızın istediği binbir çeşit oyuncağı, alışveriş sitesinde gördüğümüz elbiseyi, okulda arkadaşlarının hava atarak taktığı aksesuarı, “benim çocuğum altta mı kalsın” diye alınan telefonları, oyun konsollarını, “ya benim çocuğum geri mi kalsın” diye gidilen kursları, “herkesin çocuğu oynuyor ne var bunda” diye cep telefonlar ile tabletlere indirilen oyunları ve uygulamaları… Ve daha saymakla bitmeyecek kadar uzun bir liste işte.
Bu liste içinde her bir başlık, oturup tek tek değerlendirilmesi gereken ciddi mevzular aslında. Ama benim değerlendirmek istediğim konu oyuncaklar. Çocuklarımızın çocukluk evrelerinde neredeyse ailesinden, arkadaşlarından ve okulundan daha çok zaman geçirdiği oyuncaklar.
Fakat günümüzde üretilen endüstriyel oyuncakları, sadece “eğlenceli ürünler” olarak tanımlamamız artık pek mümkün değil. Onlar; çocukları eğlendirirken öğreten, oynarken düşündüren, bir kimliğe bürüyen ve dönüştüren ürünler... Uzmanların belirttiği üzere, çocuklar oyuncaklarla oynarken beyinsel aktiviteleri çok yüksek seviyelere çıkar. Hayal ile gerçekliğin birbirine karıştığı bu zamanlar, çocukların gelişimi için çok değerlidir. Bu küçük endüstriyel ürünler, çocukların kimliklerinin oluşumunda büyük bir rol oynarlar. İşte bu yazıda, oyuncakların çocuklarımızın kişilik ve değerlerini nasıl etkilediğini inceleyeceğiz.
Çocuklarımızın kişilikleri ve değerleri, yaşamlarının ilk yıllarında oluşmaya başlar. Oyun ve oyuncaklar, bu sürecin çok önemli bir parçasıdır. Özellikle çocukların kendi ilgi alanlarını ve yeteneklerini keşfetmelerine imkan sağlayan oyuncaklar, oyunlar ve bu oyunlar sırasındaki roller; aslında bir yandan çocukların kişiliklerini şekillendirir.
Oyuncaklar bu süreçte birçok oyunun, rolün ve ilişkinin doğal bir parçası olarak gelişim sürecinin tam ortasında yer alır. Kimi zaman tahta bir kılıç, çocuğu bir atlı bir süvari yaparken, kimi zaman da küçük bir oyuncak tencere bir kız çocuğunun anne rolüne bürünmesine sebep olur. Bir rozet çocuğu polis de yapabilir, uzay koruyucusu da... Bir şapka hayal gücüyle çocuğu sporcu da yapabilir, maden işçisi de, asker de... Bir yetişkinin nazarında çok derin anlamlar ifade etmeyen basit ahşap bloklardan çocuğun hayal aleminde şehirler, uzay maceraları, labirentler, yaşadıkları ev, hayal ettiği bir kale olarak hayat bulabilir. Haliyle oyuncaklar, hayal dünyasına açılan küçük ama son derece etkili unsurlardır.
Çocukları yetişkinlerden ayıran en önemli fark nedir diye sorarsanız, her halükarda “hayal gücü” derim. Çocukların, sınır tanımayan hayal dünyaları vardır. Yapılan birçok araştırma, oyuncaklar ile hayal alemi arasında güçlü bir bağın olduğunu göstermektedir.
Şimdi durup bir düşünelim: Oyuncaklar hayal alemine açılan kapılar ise ve çocuklar bu oyuncaklar ile hayal kuruyorsa sizce çocukların hayal kurma becerilerini en çok hangi tür oyuncaklar arttırır?
Bu soruyu biraz düşünün lütfen, sonra okumaya devam edin.
Yapılan araştırmalar, çocukların hayal gücünü en çok destekleyen oyuncakların renksiz, düz formlar şeklinde olan ve detay içermeyen türde olanlar olduğunu gösteriyor. Yani bir oyuncakta ne kadar az ayrıntı varsa o kadar çok hayal var. Ters mantık yani... Tersinden okursak, oyuncaklarda ne kadar çok ayrıntı varsa o kadar az hayal gücü imkanı var demektir.
Bunu anlamanız için biraz daha konuyu açalım. Çocuğun önünde ahşaptan düz renkte silindirler ve farklı ebatlarda küpler var diyelim. Oyun oynayan bir kız çocuğu için silindirler biri anne, biri baba olabilir. Küpler ise ev, apartman, hatta şehir olabilir. Ya da bu silindirlerden biri roket, biri astronot olabilir ve küplerde gezegenler hayal edilebilir.
Şimdi bir de detaylı ve hikayesi olan endüstriyel bir oyuncak üzerinden gidelim. Elimizde bir roket, bir astronot ve bir ay yüzeyi var. Çocuk roketi at, astronotu da kovboy yapabilir mi? Ya da elinde bir at ve kovboy oyuncakları var diyelim. Atı roket, kovboyu astronot olarak hayal edebilir mi?
Umarım bu örneklerle meramımı anlatabilmişimdir. Kısacazı oyuncakların formları, dokuları, renkleri ve hikayeleri çocuğun hayal alemini sınırlayan değil genişleten nitelikte olmalıdır. Çünkü çocuklar bir kibrit çöpünden, bir şişe kapağından, ufak çakıl taşlarından ya da büzülmüş bir peçeteden bile muazzam kurgular, roller ve sahneler geliştirebilir. Tersinden bakarsak; son derece ayrıntılı formları olan, hikayesi zaten bilinen, hatta tv ve sinema gücüyle replikleri bile ezberletilmiş süper kahramanlar ve yapım şirketleri tarafından tasarlanmış prensesleri düşünün! Çocukların hayal alemini nasıl çevreliyorlar, sınırlıyorlar değil mi? Bunu yaparken de oyuncaklar, filmler, oyunlar, lisanslı ürünler ile öyle bir pekiştirme ve dayatma içinde oluyorlar ki... Çocuklar onlar gibi olmaktan, onlar gibi konuşmaktan ve onlar gibi rol yapmaktan ileriye pek gidemiyor!
Yukarıda uzun uzun çocuk, oyuncak, kişilik ve benlik arasındaki denklemi anlattığımı umuyorum. Şimdi asıl konumuz olan çocuklarda oyuncak ile kişilik gelişimi arasındaki ilişkiye biraz daha yoğunlaşalım.
Bugün herhangi bir oyuncak mağazasına reyonların %70-80 oranında karakterli oyuncaklar tarafından “işgal edildiğini” görürsünüz. İşgal dememin bir sebebi var; çünkü gerçekten durum tam bir işgal hali... Televizyonlardaki çocuk kanalları (TRT Çocuk hariç), Youtube’taki içerik üreticileri, çizgi film yapımcıları, çocuk giyim mağazalarındaki lisanslı ürünler derken çocuklar bu karakter tarafından resmen ve fiilen işgal edilmiş durumda.
İşin daha kötüsü ise bu karakterlerin %90 oranında yurtdışından ithal edilmiş, yabancı patentli ürünler olması. Yani Marvel, DC, Disney veya Mattel gibi global markaların ürettiği karakterler bunlar.
Bu karakterlerin kim olduklarını siz çok daha iyi biliyorsunuz. Bu karakterlerin son yıllardaki değişim, dönüşümünü de sizler medyadan takip ediyorsunuzdur.
Şimdi mevzuya biraz daha yakından bakalım ve bu karakterlerin menşelerini, temsil ettiği değerleri, alenen veya gizli vermiş olduğu mesajları biraz inceleyelim. Malum bu sonradan üretim “hero (kahraman)” tayfasının nedense tamamı “süper güç” Amerikalı. Hemen hemen hepsi kurtarıcı, hepsi çok güçlü, hepsi iri kaslı, taytlı ve hatta yarı çıplak, kusursuz vücutlu… Üstelik bir kısmı toplumsal aile yapımıza yönelik büyük tehdit “eşcinsel” kimliğinde, sapkın cinsiyet anlayışını temsil ediyor. Diğerleri de yavaş yavaş o yolda yeniden hikayeleniyor. Daha mini mini tipler ise çok renkli, çok agresif, çok savaşçı, çok albenili ve bencil! Bazıları daha da vahim seviyede; cadı, canavar, çöpçü, zombi, vampir hatta “kaka” formunda (inanmayanlar ve merak edenler internetten aratıp görebilir).
Şimdi bu karakterler, bunların filmleri, oyunlar, çizgi dizileri ve oyuncakları derken geldik konunun nirengi noktasına... Şimdi sizlerden bir konuda düşünmenizi istiyorum: Bugünün z kuşağı veya yeni nesil çocukları yukarıda saydığım karakterler ile ne kadar benzeşiyor?
Samimi bir cevap verecek olursak, sanki aynı fabrikadan çıkmış gibiler değil mi? Sinirli, agresif, bencil, kavgacı, kırılgan, motivasyonsuz ve sürekli sorunu başkalarında arayan tipler değil mi?
Sorunu uzaklarda aramamak lazım; çözümü de!
Her birimizin bir durup düşünerek, maruz kaldığımız bu “karaktersiz oyuncak”, şiddet meyilli oyunlar, “züpper kahramanlar”, akran zorbalığı ve çevre baskısı tuhaflığından sıyrılması lazım. Biz sıyrıldıktan sonra da çocukları kurtarmamız gerekiyor. Çünkü çocuklar biz olmadan bu sorundan kurtulamaz. Onların maruz kaldığı baskı ve manipülasyon bizim görebildiklerimizin çok çok ötesinde...
Şimdi sizlerden ricam, oturun ve gerçekten çocuğunuz için bir doğru bir iş yapmak istiyorsanız bugünden başlayın. Yukarıda özetle anlatmaya çalıştığım şekilde çocuğunuzu kuşatan ve olumsuz bir yöne götüren ne varsa bir kenara ayırarak acilen bunlardan kurtulun.
Unutmayın zaman çok hızlı akıp gidiyor. Çocuklar, nesiller bu sorunlar arasında yitip kayboluyor.
Günün önemli haber ve videoları WhatsApp kutunuzda! Telefon numaranızı yazın, hemen abone olun...
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
İmsak | 06:06 | ||
Güneş | 07:33 | ||
Öğle | 12:39 | ||
İkindi | 15:13 | ||
Akşam | 17:35 | ||
Yatsı | 18:58 |