DOLAR
34,45 +0.30
EURO
36,30 +0.16
ALTIN
2.837,80 +0.12
BIST
9.390 -0.33
BITCOIN
90.450 -0.28
12
31.01.2020, 12:38 882

Enkaz Altında Kalan Psikolojiler ve Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB)

Bebek, çocuk ya da yetişkin olsun fark etmez. Ev, bir birey için genelde en güvenilir limandır. Tatile, eğlenmeye, misafirliğe gittiğinizde ya da başka bir şey için evden uzaklaştığınızda evinizin kokusunu ve rahatlığını özlersiniz. Evinize geldiğinizde istemsizce bir “oh” çekip, “insanın evi gibisi yok” cümlesi ağzınızdan çıkıverir.

Bütün anılarınızı biriktirdiğiniz eviniz, sessizliği bozan bir uğultu ile sallanmaya başlar. Kimi alnı secdede, kimi tatlı uykusunda, kimi uykusuz, kimi ertesi günün planını yaparken… Bir anda alt üst olur yaşamlar. Zenginken bir anda fakir olan, feryat eden ya da kendisini unutup çoluk çocuğunu düşünen kişilerle birlikte toz dumana karışır koca bir şehir.

Elazığ ve Malatya’da meydana gelen deprem bize bir kez daha, depremle yaşamaya uyum sağlamak ve tedbirler almak zorunda olan bir millet olduğumuzu gösterdi. Depremin hemen ardından bölgeye kısa süre içerisinde binlerce yardım yapıldı. İnsanlar üşümesin diye gönderilen battaniyeler, erzaklar; acılarını unutsunlar diye çocuklara oyuncaklar ve hatta depremden zarar gören hayvanlar için mamalar gönderildi. Enkaz kaldırma çalışmaları hızla devam ediyor. Evsiz kalan insanların maddi yaraları sarılmaya çalışılıyor.

Peki ya yıkılan hayaller, enkazın altında kalan duygular, kalbini ve düşüncesini yıkılan duvarın altında bırakan psikolojiler?

Şimdi bu sorunun cevabındaki alt bileşenlere literatürdeki araştırmalardan da yararlanarak bir göz atalım ve travma sonrası stres bozukluğu sonucu çerçevesinde değerlendirelim.

Deprem sonrası yardım ve kurtarma çalışmaları büyük ölçüde yaşam kurtarma, bina ve alt yapı hizmetlerinin onarımına yöneliktir. Ancak deprem, fiziksel yıkım ve ölüme yol açmanın yanı sıra, sağ olarak kurtulanlar için ciddi psikolojik sorunlar ortaya çıkarabilen bir doğal afettir. Deprem tecrübesi olanlar ya da deprem haberlerinden etkilenen insanlarda genellikle travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) bulgularına rast gelinmiştir. Depresyon, uyku bozukluğu, yeme bozuklukları, madde kullanımı ya da obsesif kompulsif bozukluk gibi psikolojik sorunlar da depremden etkilenen bireylerde görülebilmektedir.

Bireylerin birçoğu, depremden önce bu düzeyde travmatik bir olay yaşamamıştır. Dünyayı ve evini güvenli bir yer olarak kabul eder ve beraber sürekli vakit geçirdikleri kişilerin birdenbire ölebileceği düşüncesini taşımazlar. Bu güven ve inanç ömür boyunca adım adım inşa edildiğinden, ortaya çıkan sarsıcı bir olaya hızla uyum sağlamak, insan zihni için oldukça zordur. Yaşamın paylaşıldığı insanlara ya da durumlara dair anılarla, depremin ortaya çıkardığı kayba dayalı yeni gerçeklik hali, bilinçte birbiriyle çelişen farklı duygu durumları oluşturur.

Bu psikolojik sorunları ya da sorunların etkilerini azaltmaya yönelik tedavi yöntemleri bu bireylere uygulanmalıdır. Bu yaklaşım, mağdurların gelecekte karşılaşabilecekleri doğal afetler için de psikolojik olarak daha hazırlıklı ve dirençli olmalarını sağlayacaktır.

Depremden etkilenen bireyler için çeşitli terapi modelleri önerilebilir. Bunların başlıca olanları; Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve Maruz Bırakma, Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma, Yeniden İşleme (EMDR) modelleridir. Geçerliliği birçok alanda kanıtlanmış bu terapi modellerini almak için depremzedelere makro ve mezzo boyutta destek sağlanmalıdır.

TSSB genellikle travmatik bir yaşantının ardından ortaya çıkan psikolojik bir bozukluktur. Fiziksel saldırı, cinsel istismar, şiddet, trafik kazaları ve endüstriyel kazalar, savaş, terör olayları, başkasının yaralanmasına veya ölümüne şahit olmak, yaşamı tehdit eden hastalıklar ve deprem, tsunami, sel, kasırga gibi doğal afetler, en yaygın olarak görülen travmatik olayları tetiklemektedir (Kessler ve ark. 1995). Travmatik anıların yineleyici ve istemsiz bir şekilde hatıra gelmesi, aşırı uyarılmışlık, duygusal küntlük ve travmatik yaşantıyı uyaranlardan (düşüncelerden) kaçınma TSSB’nin belirtileri arasındadır (APA 2000). Bu belirtiler olaydan hemen sonra ortaya çıkacağı gibi, aylar yıllar sonra da ortaya çıkabilir.

Bir çalışmada her üç kişiden birinin hayatlarının belli bir evresinde travmatik bir olaya maruz kaldığı belirtilmiştir. Bunlardan %10-15’i TSSB belirtileri gösterirken, savaş, çatışma, cinayet ya da doğal afet yaşamış kişilerde bu oran %58’lere kadar çıkabilmektedir (Özgen ve Aydın 1999).

Biz terapistler için bireylerin yaşadığı olay her ne kadar aynı olsa da her vaka kendine özeldir. Yani aynı olaydan bireylerin etkilenme düzeyleri birbirinden farklı olacağı için verdikleri tepkiler ve iyileşme süreçleri de farklılık gösterecektir. Japonya’da sağlam binalarda oturan bireylerin 8 şiddetinde meydana gelen depreme verdiği tepki ile dünyanın başka bir yerinde yaşayan bireyin verdiği tepki aynı olmayacaktır.

Deprem gibi olaylardan sonra her koşulda yapılması gereken, ilk yaraların sarılmasının ardından yaşanan trajedinin kabullenilmesidir. Kabullenme aşamasından sonra yapılası gereken ise yaşamın yeniden anlamlandırılması ve kalınan yerden yaşamsal sorumluluklara devam edilmesidir.

Travma, kişinin yaşamını yeniden düzenleme konusundaki motivasyonunu kırmış olsa da, çaba sarf etmenin öneminin kavranması, psikolojik iyileşme açısından çok önemlidir. Kişi, iyileşmeye çok zor bir yaşam sürecinden geçtiği gerçeğini kabul ederek başlamalıdır.

Travma etkisini yaşamış bireylerin sinir sistemleri yıprandığından, bunu daha da tetikleyecek çay, kahve ve sigara gibi uyaranlardan uzak durmalıdır. Bunun yerine müzik dinleme, nefes egzersizleri, not tutma, gevşeme hareketleri gibi faaliyetler, anksiyete ve depresyonu azaltmada faydalı olacaktır. Belirsizlik de insan beyni için kaygı oluşturacak bir durumdur. Dolayısıyla günlük yaşamı düzene koyan planların yapılması, belirsizlikten kaynaklanan endişeyi azaltacaktır.

17 Ağustos depreminden sonra Sakarya, Kocaeli ve Düzce’de görüşülen 200 kişinin deprem anında karşılaştıkları psikolojik sorunlara dini yöntemlerle çözüm bulmayı araştıran bir grup şu sonuçlara varmıştır: Her türlü problemin çözümünde kullanılan aktif ve anlamlı bilişsel başa çıkma davranışı olan duanın, olumlu dini başa çıkma yöntemi olarak ilk sırada olduğu görülmüştür. Daha sonra sırasıyla Kelime-i Şehadet, tekbir ve salavat getirerek manevi destek elde etme, ölüm ve ahireti düşünerek Allah’a kavuşma arzusuyla psikolojik gerginliği ve çaresizliği aşma, Kur’an okumak ve namaz kılmak suretiyle Allah’tan yardım istemek ve rahatlamaya çalışmak, olumlu dini başa çıkma yöntemleri olarak görülmüş ve kişilerde kaygı ve anksiyete düzeyini azaltmıştır (Kula 2002).

Bu ve buna benzer yöntemlerle kişi, iki haftayı geçen bir süreden sonra hala çok yoğun korku yaşıyorsa, günlük hayatını düzene sokamamışsa ya da zarar verme riski taşıyorsa profesyonel bir destek alması gerekebilir. Bu destek sağlayıcı terapistler; psikolog, sosyal hizmet uzmanı, psikiyatristler, PDR uzmanları olabilir. Uygun görülen durumlarda terapinin yanında ilaç tedavisi de gerekebilir.

Şu da unutulmamalıdır ki; deprem bölgeleri ve depremzedeler kesinlikle staj yapma, ölçek değerlendirme ya da deney yerleri değildir. Bu alanda etik kurallara son derece dikkat edilmesi elzem bir konudur.

Sonuç olarak deprem, kişinin yaşamını, canını, malını ve anlam boyutlarını tehdit eden önemli bir stres unsuru olduğundan, tepki olarak ciddi psikolojik, sosyal uyum ve performans sorunları ortaya çıkarmaktadır. Deprem kuşağında yer alan ülkemizde insanların bilinçlendirilmesi, fiziksel ve psikolojik olarak kendine ve çevresine yardımcı olabilecek halde eğitilmesi, toplumun ruh sağlığı açısından, EN AZ YAPILARIN İMARI KADAR ÖNEM TAŞIMAKTADIR.

Kaynakça

American Psychiatric Asociation (2000) Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders. 4th ed. Text Revision (DSM-IV-TR). Washington, DC, American Psychiatric Publishing.

Naci K (2002) Deprem ve Dini Başa Çıkma. Gazi Üniversitesi Çorum İlahiyat Fakültesi Dergisi; 1:234-255

Kessler RC, Sonnega A, Bromet E, Hughes M, Nelson CB (1995)Posstraumatic Stress Disorder in the National Comorbity Survey. Arc Gen Psychiatry, 52:1048-1060

Özgen F, Aydın H (1999) Travma Sonrası Stres Bozukluğu. Klinik Psikiyatri Dergisi, 1:34-41

Yorumlar (9)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
Fatma 5 yıl önce
Gündelik yaşam içinde ortaya çıkan olağan sorunlarda sıraladığınız meslek grupları destek sağlayıcı olabilir. Ancak deprem gibi olağan dışı durumların insanlar üzerindeki etkisinde pdr uzmanı, sosyal hizmet uzmanı ve terapist yeterli desteği sağlayamayacaktır.
Harun 5 yıl önce
Her kesimin kendine hisse alacağı geniş kapsamlı bir yazı olmuş
Evet şu fani dünya ki hayat serüveni elbet bir gün nihayetine erecek lakin son nefesinde sehate ererken malının sadaka hukmune geçmesi ne büyük bir kazanç hem madem sultanı kainat erhamurrahimin hem yaptığı işlerde abesiyet yoktur müthiş bir hikmet iktiza eder misin öyleyse dünya bomba olup patlasa MaşAllah BarakAllah SubhanAllah tesbihleri cuşa gelir
Harun 5 yıl önce
Her kesimin kendine hisse alacağı geniş kapsamlı bir yazı olmuş
Evet şu fani dünya ki hayat serüveni elbet bir gün nihayetine erecek lakin son nefesinde sehate ererken malının sadaka hukmune geçmesi ne büyük bir kazanç hem madem sultanı kainat erhamurrahimin hem yaptığı işlerde abesiyet yoktur müthiş bir hikmet iktiza eder misin öyleyse dünya bomba olup patlasa MaşAllah BarakAllah SubhanAllah tesbihleri cuşa gelir
Salih Çakırgöz 5 yıl önce
Tebrik ederim gayet güzel bir yazı .Başarılarınızın devamını dilerim
Sebahat 5 yıl önce
Çok güzel her yönüyle kapsayıcı bir yazı olmuş elinize, yüreğinize saglık
Mustafa SARITAŞ 5 yıl önce
Eline kalemine ve emeğine sağlık kardeşim güzel bir çalışma olmuş okuyan ınsanların istifade edeceğine inanıyorum
Süleyman 5 yıl önce
Tebrikler çok faydalı oluyor. Devamını bekliyoruz
Mücahid 5 yıl önce
Tebrikler
Bütün Yorumları Görmek İçin Tıklayın
Günün Karikatürü Tümü

Günün önemli haber ve videoları WhatsApp kutunuzda! Telefon numaranızı yazın, hemen abone olun...

12
az bulutlu
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Namaz Vakti 17 Kasım 2024
İmsak 06:02
Güneş 07:29
Öğle 12:39
İkindi 15:15
Akşam 17:38
Yatsı 19:00

Gelişmelerden Haberdar Olun

@