Netflix’e dikkat!
Bilimsel devrimin gerçekleştirilmesinde Kopernik'in yaptığı devrim o kadar belirleyici olmuştu ki, ilk modern bilimsel devrim, Kopernik Devrimi olarak adlandırılmıştı.
Modernite, kurma çabasıydı. İnşa etme kaygısı. Ama aynı zamanda imha etme fırtınası. Postmoderniteye gelindiğinde bu iki özelliğin, inşa ve imha özelliğinin görsel-dijital kültür üzerinden en iyi ve en etkili şekilde Netflix'te hayata geçirildiği gözleniyor. Bütün sınırlar aşılıyor! Bütün değerler aşınıyor! Bildiğimiz dünyalar yıkılıyor! Yeni bir dünya kuruluyor bütün programlarında neredeyse Netfilix'in: Eşcinsel sapkın kimliklerin, ilişki biçimlerinin dominant olduğu, ailenin yok olduğu, sapkın hazlar, ayartılar dünyası.
Dünyayı kim yönetiyor? Dünyayı yönetenleri kim eğitiyor?
Bu yazıda bu soruların cevabını araştıracağım. Ve Netfilix'e odaklanarak, dünyanın en parlak çocuklarının, dünyanın geleceğini şekillendirecek Z Kuşağı'nın kremasının Netflix tarafından yetiştirildiğini, dolayısıyla Netflix'in çok tehlikeli bir yer olduğunu göstermeye çalışacağım.
Dijital çağın çocukları: Z kuşağı
Z kuşağını suçlayıp duruyoruz! Onların bir suçu yok ki! Onlar bizim eserimiz ve bu çağın esiri!Suçlamadan önce bu kuşağı tanımamız gerekiyor. Z kuşağı, hayatı dijital dünyada yaşıyor, bu dünyada değil.
Neden peki? Bu dünyanın bir çekiciliği, albenisi olmadığı için olabilir mi? Dijital dünyanın, herkesin bizzat kendisinin yaşadığı ama milyonlarca insanın da aynı dünyayı paylaştığı bilinen bir dünya olması olabilir mi? Dahası kimliklerin gizlenmesi, oyun'un, yegâne varoluş biçimine dönüşmesi yani oynayan insan'ı (homo ludens) “gören insan”a (homo videns) baskın hale getirmesi yakıcı gerçeği olabilir mi bunun temel nedeni?
Kesin olan bir şey var: “Düşünen insan” (homo sapiens) sizlere ömür! “Düşündüğünü düşünen insan” (homo sapiens sapiens) pek varolmadı aslında! Şu an dijital kültür çağında yaşıyoruz: Teknopagan dijital kültür, “oynayan insan”ın insana oynadığı ayartıcı bir oyun! Dijital kültür, “oynayan insan”ın insana oyunu! İçinden geçtiğimiz gelecek çağların habercisi.
Tekno-pagan dijital uygarlığın: Ulusal sınırların ortadan kalktığı, dünya yurttaşlığı denen kaygan bir kavramın kavramlıktan çıkıp gerçeğe dönüştüğü bir dünyanın gelişinin görüldüğü, cinsiyetlerin dönüştürülebileceği, dinlerin pornografikleştirildiği sürece (ayartıcı, narkoz işlevi görücü işlevler üstlenebildiği ölçüde) yaşayabildiği, varolabildiği, dinlerin yerini dinselleşen popüler kültürün alacağı, sadece uyuşturucu işlevi görecek melez bir din-dışı din, din-dışı kutsallık biçiminin üretileceği ve bütün dünyaya popüler ikonlar, ikonalar, müzik, film, görsel kültür, dijital kültür starları (tanrılaştırılan yıldızları) üzerinden yayılan, hâkim kalınan bir dijital dünya uygarlığının üretildiği, oynayan insanın insana oyunu bir uygarlık türü bu! İnsan türünü yok etme tehlikesi barındıran -Hegel'in ifadesiyle- “yaratıcı tahripkâr” bir uygarlık.
Çağın kiliseleri: medyaların câzibesi
Dünyayı yönetenler, İngiltere'de Oxbridge (Oxford-Cambridge)'ten mi yetişiyor hâlâ? Fransa’da Sorbonne'dan, Amerika’da Harvard, Yale, Princeton'dan mı ya da?
Hayır!
Diplomalarını bu okullardan alıyor alabilirler ama zevklerini, beğenilerini, tercihlerini, zihinlerini dünyaya bakışlarını, kısacası dünyalarını bu okullar şekillendirmiyor esas itibariyle! Medyalar şekillendiriyor. Nihâî noktasını Netflix'in oluşturduğu medyalar. O yüzden, bu trajik süreci mercek altına almakta yarar var önce.
Medyalar, eğitimin mecrasını da, mâcerasını da, mâhiyetini de değiştiriyor. Özelde medyalar genelde araçlar, modernite ile birlikte her şeye hâkim olmaya başladı. Modernite, insanın konumunu değiştirdi: İnsanı her şeyin merkezine yerleştirdi. Her şeyin ölçüsü ve ölçütü hâline getirdi. İnsana ilâhî güçler, özellikler, sıfatlar ve konumlar atfetti, Yaratıcı'yı, kiliseyi ve dini, hayatın merkezinden, hayatın belirleyicisi yegâne güç olmaktan uzaklaştırdı. Sonunda insanı ilahlaştırdı.
Ortaçalarda tek otorite,
Hegemonya ve meşrûiyet kaynağı: Kilise
Bütün bir Avrupa Orta Zamanları'na damgasını vuran aygıt veya aktör, Kilise'ydi: Eğitimi kilise şekillendiriyordu: Üniversiteler, kilisenin eseri ve esiriydi. Sosyal hayat kilisenin etrafında dönüyordu: İnsanların ilişki ve davranış biçimlerini, âdâb-ı muâşeret kurallarını kilise belirliyordu. Siyasî hayatı da Kilise şekillendiriyordu. Krallar, prensler, çakallar, aristokratlar, feodaller, taçlarını, tahtlarını ve bahtlarını kiliseye borçluydular.
Teorik bir sonuç çıkaracak şekilde özetle söylemek gerekirse: Kilise, Avrupa'da bin küsur yıldır hegemonya, otorite ve meşrûiyet kaynağıydı. Hayat kilisenin etrafında dönüyordu. O yüzden kiliseyi tarihe gömen bilimsel devrimin kurucuları da kilisenin en tepe noktalarına kadar tırmanmış kişilerdi; bir kardinal olan Kopernik gibi meselâ!
Modernitenin gelişi, kiliseyi çarmıha gerişi!
Bilimsel devrimin gerçekleştirilmesinde Kopernik'in yaptığı devrim o kadar belirleyici olmuştu ki, ilk modern bilimsel devrim, Kopernik Devrimi olarak adlandırılmıştı. Modernitenin habercisi bilimsel devrimle birlikte, kardinal Kopernik'in ellerinde Kilise çarmıha gerilmişti! Büyük bir trajediydi bu: Tarihi yıkıp yeniden kuracak bir trajedi! Avrupa’da yaşanan bu trajedi daha sonraki süreçte insanlık trajedisine dönüşecekti, insanlığı ve hakikati çarmıha gerecekti dijital pagan kültürle birlikte...
Kopernik devrimi, dünyanın büyüsünü bozmuş, Yaratıcı'nın yarattığı evrene insanın tıpkı tanrı gibi müdahalelerde bulunması sonucunu doğurmuştu. Alem merkezli, Tanrı'nın her şeyi yarattığı, yarattığı her şeyin Tanrı’nın gücünü, kudretini gösterdiğine inanılan bir dünyadan insanın Yaratıcı'nın işine müdahale ederek dünyayı istediği şekilde şekillendirebileceği insanın ilahlaşmasına yol açan neo-pagan seküler bir dünyanın eşiğine sürüklemişti insan.
Dün kilisenin elinde olan otorite, hegemonya ve meşrûiyet kaynakları modernite ile birlikte insanın eline geçmişti; ama çok geçmeden insanın elinden de çıkacak, sanayi devrimleriyle birlikte araçların eline geçecekti postmodern postendüstriyel sürecin eşiğine gelindiğinde.
Netflix narkozu: Teknopagan tek bir kültürün dayatılması
Modernite, kurma çabasıydı. İnşa etme kaygısı. Ama aynı zamanda imha etme fırtınası. Postmoderniteye gelindiğinde bu iki özelliğin, inşa ve imha özelliğinin görsel-dijital kültür üzerinden en iyi ve en etkili şekilde Netflix'te hayata geçirildiği gözleniyor. Bütün sınırlar aşılıyor! Bütün değerler aşınıyor! Bildiğimiz dünyalar yıkılıyor! Yeni bir dünya kuruluyor bütün programlarında neredeyse
Netfilix'in: Eşcinsel sapkın kimliklerin, ilişki biçimlerinin dominant olduğu, ailenin yok olduğu, sapkın hazlar, ayartılar dünyası. Dijital oyun narkozu! Uyutucu ve uyuşturucu bir narkoz bu! Ve bu narkozu istisnasız bütün dünyanın en parlak çocuklarını bir araya getirdikleri bir mecrada, Netflix'te veriyorlar genç kuşaklara! Dünyayı, dünyayı şekillendirecek kremayı şekillendirerek şekillendirmeye çalışıyorlar!
Netflix’e dikkat!
Netflix, geleceğin dünyasını belirleyecek bütün dünyanın en parlak çocuklarını bir araya toplayıp orada İnsanlığın toplu intiharın eşiğine sürüklendiği yer! Netflix, bütün dünyanın en parlak çocuklarının kurban edildiği yer!
Biz uyumaya devam edelim!
Kaynak: Yusuf Kaplan
Günün önemli haber ve videoları WhatsApp kutunuzda! Telefon numaranızı yazın, hemen abone olun...
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
İmsak | 05:52 | ||
Güneş | 07:18 | ||
Öğle | 12:37 | ||
İkindi | 15:22 | ||
Akşam | 17:47 | ||
Yatsı | 19:07 |