İnsan davranışlarını açıklama sanatı
Sevgili okurlarım!
Psikologlar, ruh sağlığı çalışanları, psikolojik danışmanlar, sosyal hizmet uzmanları ya da terapistler... Adına her ne diyorsanız işte. Bütün bu insanlar ne yapmaya çalışıyorlar? Sadece konuşarak mı işini yapar bu insanlar? Nasıl olur da ilaç kullanmadan beni iyileştirir? Problemlerimi komşuma da anlatıyorum, o da benimle konuşuyor, ama bir iyileşmem olmuyor, gibi sorular sorduğunuzu biliyorum.
Evet, terapistler olarak bize yöneltilen ve danışanlarımızın en çok merak ettiği konular arasında yer alıyor tüm bu sorular. Diğer terapistleri bilmem, ama ben konuşarak ya da bazı terapotik davranış örüntüleriyle danışanlarımın problemlerini çözmelerini sağlıyorum (bütün her şey danışanlarımla nasıl işbirliği içerisinde olduğuma bağlı tabi ki). Biliş, yani düşünce değişimi benim seanslarımın en vazgeçilmez ögesidir. Arkasından davranış ve duygular gelir. İşlevsel olmayan duygu ve davranışların değişimi de hedeflerim arasındadır.
Kısacası şu; ben danışanlarımın davranışlarını açıklıyorum. “İnsan neden böyle davranır?” sorusunun cevabını bulmaya çalışıyorum. Bir nevi insan davranışlarını açıklama sanatı diyebiliriz buna.
Önceki yazımda “otomatik düşünceler” hakkında konuşmuş ve bu yazımızda da, otomatik düşüncelerin arkasında olup bitenleri sizlerle paylaşacağımız konusunda anlaşmıştık.
Otomatik düşüncelerin en önemli özelliği fark edilmemesidir. Otomatik düşüncelerin sizde kalan izi o an bedeninizde yaşanan kızgınlık, öfke, kaygı, üzüntü gibi olumsuz duygulardır. Ya da bazı fizyolojik etkiler bırakır sizde.
Bu düşünceler kişide bazı negatif değerlendirmelerin yapılmasına yol açar. Bu değerlendirmeler kişinin kendisi, dış dünyası ve geleceği ile ilgili negatif (karamsar) değerlendirmelerdir.
Otomatik düşüncelerin psikopatolojik bir yönü de bulunmaktadır. Herkeste görülmediği düşünülse de -psikolojik problem yaşasın ya da yaşamasın- her bireyde görülmektedir. Dolayısıyla bireyin yaşamında bu kadar öneme sahip olan otomatik düşüncelerin saptanması ve sağlıklı düşüncelerle yer değiştirilmesi gerekmektedir. Bireylerde oluşan otomatik düşüncelerin saptanması, bunların ne kadar işlevsel olup olmadığının sağlıklı bir biçimde değerlendirilmesi ve bu tarz düşünce biçimleriyle sağlıklı bir şekilde yüzleşilmesi önem kazanmaktadır. Bu tür bir karşı koyma stratejisi büyük oranda olumlu duygusal değişimler sağlar.
Önceki yazımızda da bahsettiğimiz üzere, otomatik düşüncelerin arkasında “ara inançlarımız” vardır. Ara inançları biraz açacak olursak; bunlar kişi tarafından dile getirilmese de kişi bunlara çoktan inanmıştır. Bu inançlar kişinin davranışlarını düzenlemektedir. Ara inançlar hayat boyu taraflı değerlendirme yaparak sizde kalıcı hale gelebilir. –meli, -malı gibi ya da –se, -sa gibi koşullu ve kurallar bütününden oluşan düşüncelerdir.
Kısacası ara inançlar olayların arasındaki bağları oluştururlar. Örneklerle bunlara bir bakalım, sizde benzerleri var mı acaba?
- “Reddedilmek acı verici ancak insanlardan uzak durursam reddedilmekten da kaçınırım.”
- “Karşımdakinin surat asması, benim hata yaptığımı düşünüyor demektir.”
Bahsettiğimiz bu ara inançların ve düşünce yapımızın temelinde “temel inançlar” vardır. Bunlar bizim zihinsel yapı taşlarımızdır. Sert, zorlayıcı ve genelleyicidirler. Kişinin zihninden sözcükler veya görüntüler şeklinde geçen en yüzeydeki otomatik düşüncelerin aksine temel inançlar, çevresel koşullardan etkilenmezler.
Temel inanca bir örnek; Mehmet, araba alacaktır. Arabalar hakkında bilgi sahibi değildir. Ancak arabadan çok iyi anlayan arkadaşından yardım istemez. Yardım isterse kendisinin yetersizmiş gibi görüneceği inancına sahiptir. Bu Mehmet için sadece bir örnek. Aslında Mehmet buna benzer “yetersizlik” temel inancını her olayda ateşleyebiliyor. Bu inanç Mehmet’te farklı şekillerde de ortaya çıkabiliyor. Ama Mehmet bunun kesinlikle nedenini bilemiyor, bu davranışının açıklamasını yapamıyor, bu şekilde davranmak onun doğrusu olmuş. İşin en ilginç yanı, Mehmet bu şekilde davrandığının farkında bile değil.
Bilişsel Davranışçı Terapi modelinin üstadı Aaron Beck, bu temel inançları 3 başlık altında toplamıştır: Çaresizlik, sevilmeme ve değersizlik.
Şimdi, en başa, otomatik düşüncelere dönelim. Bir olay ya da durum karşısında sizin saptayabileceğiniz bir otomatik düşünceniz var mı?
OLAY: Dersi dinliyor ama…
TEMEL İNANÇ: Yetersizlik
ARA İNANÇ: Beceriksiz olmak korkunç, beceriksizliğin ilacı çok çalışmaktır, çalışsam da anlamam.
OTOMATİK DÜŞÜNCE: Anlamayacağım, ben aptalım, beceriksizim.
Yukarıdaki örnekten yola çıkarak sizler de otomatik düşüncelerinizi ve kurallarınızı saptamaya çalışabilir ve mail adresimden isminizi saklı tutarak benimle paylaşabilirsiniz. Doğruluğunu, çarpıtılmışlığını ve işlevselliğini beraber tartışalım.
Son olarak; danışanlarımızın inançlar hakkında şunu iyi bilmeleri gerekir;
- Bu düşünceler aslında gerçek değil, sadece fikirdir.
- Buna güçlü şekilde inansam, hatta doğruymuş gibi hissetsem de bu fikirler çoğunlukla yanlış olabilir.
- Doğruluğu ya da yanlışlığı tartışılabilir.
- Geçmişteki olumsuz deneyimlerden kaynaklanıyor olabilir.
Terapist ile danışan kişi işbirliği yaparsa, çeşitli teknikler ve stratejiler uygulayarak zaman içerinde bu temel inançları, ara inançları ve otomatik düşünceleri fark edebilirler. Böylelikle danışan kişi kendini daha gerçekçi değerlendirme imkanı bulur.
Ulaşmak isteyenler için E-posta adresimi buraya bırakıyorum: [email protected]
Günün önemli haber ve videoları WhatsApp kutunuzda! Telefon numaranızı yazın, hemen abone olun...
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
İmsak | 06:08 | ||
Güneş | 07:36 | ||
Öğle | 12:40 | ||
İkindi | 15:12 | ||
Akşam | 17:34 | ||
Yatsı | 18:57 |