Öğretmenler Yatıyor!

“Toplumların uygarlık düzeyi, öğretmene verdiği değerle ölçülür.” diyor bir düşünür. Uzaktan eğitim sürecinin başladığı 11 Mart 2020 tarihinden bugüne öğretmenler için hem toplum nezdinde hem de devletin çeşitli kademelerinde söylenen sözler, ortaya konan uygulamalar öğretmene verilen değeri apaçık bir şekilde ortaya koymuştur.

Pandeminin yayılma hızının düşürülmesi ve toplum sağlığının korunması adına tüm Türkiye genelinde eğitim-öğretim uzaktan sürdürülmeye başlandı. Devleti yönetenlerin aldığı bu karar, sanki öğretmenlerin suçuymuş gibi bir tavır içine giren toplumun bazı kesimi, yüksek bir sesle öğretmen camiasını biraz da aşağılar bir şeklide:

“Oooo, iyisiniz yatıştasınız!”

“Öğretmenler çalışmadan maaş alıyorlar.”

“Öğretmenler yatarak mı maaş alması hak mı?” gibi ağzı olanın konuştuğu bir ortamda öğretmenlik mesleği adeta linç edilmeye başlandı. Sanki Covid 19 virüsünü öğretmen icat etmiş, pandemi sürecini öğretmen başlatmış. Yahu kardeşim, bakanlık okulları açık tuttu da öğretmenler mi işe gitmedi?

İlginç bir şekilde toplumun bir kesiminde okul varmış da, eğitim-öğretim devam ediyormuş da öğretmenler görevini yapmıyormuş algısı oluştu. Bu algı öyle bir hâl aldı ki sanki bu süreçte öğretmenler derslerini evlerinden vermeye devam etmediler, öğrenciler de tatile çıktılar… MEB bürokrasisi, öğretmenin pandemi sürecinde yüz yüze eğitime göre kat be kat artan iş yükünü topluma anlatmadı/anlatamadı. Belki de bazı bürokratlar da toplumdaki bazı kesimler gibi “öğretmenin yattığını” düşünüyor olmalı ki tam da eğitim-öğretimin yoğun olduğu eylül ekim aylarında çoğu re’sen olmak üzere Vefa Destek Ekiplerinde, Filyasyon Takiplerinde, Kaymakamlıklardaki kimi komisyonlarda görevler verildi. Öğretmenler, bu ekstra görevlerin kendilerine verilmesinden çok, “boş yattıkları” algısıyla akıllara gelen ilk zümre olmalarından rahatsızlık duyuyorlar.

Fedakârlık, yapılmalı elbette ancak mesleğin itibarını da düşünmek lazım değil mi?

Öğretmenler gerçekten bu süreçte boş mu yatıyor?

Bu süreçte boş yatmıyor, aksine sabah 08:30’dan – akşam 20:20’ye kadar uzaktan eğitim vermek zorunda.

Uzaktan eğitim süreci, yüz yüze eğitime göre daha mı kolay?

Uzaktan eğitim, öncesinde ciddi ve uzun bir hazırlık süreci gerektiren, iyi bir bilişim bilgisi ve donanımı gerektiren bir süreçtir. Bu süreçte öğrencilerimizin yanı sıra birçok öğretmenimizin de teknik donanım ihtiyacı doğmuştur. Uzaktan eğitim öğretmenlere ekstra mali yükler de getirmiştir. Bu süreçte bilgisayar ve internet desteği sağlanmayan öğretmene destek verilmediği gibi uzaktan eğitimle ilgili hizmetiçi eğitimler de yetersizdir.

bu sorunları kendi çabaları ile aşan öğretmenler, tüm bunlar yetmezmiş gibi ders programı dağıtımında da bakanlığın kafa karıştıran yazıları ve çoğu iş bilmez okul idarecilerinin keyfi uygulamaları neticesinde ilk aylarda yapılan sınıf birleştirmeler öğretmenler maddi anlamda zarara uğratmıştır. Oysa bu süreçte öğretmenlerin kazanılmış hakları korunarak uzaktan da olsa okulların açık olduğu kabul edilerek ders programları düzenlenmeliydi.

Yerli ve milli bir uzaktan eğitim platformunun bulunmaması nedeniyle eğitim sürecini takip etmekte güçlük çeken yetkililer, öğretmenden dersini yaptığını ispat etmesini garip garip uygulama örnekleriyle talep ederek adeta öğretmeni baskı altına almıştır.

Sabahın erken saatlerinde derse başlayan öğretmenin özel yaşamı devre dışı bırakılarak 12 saat esasına göre çalışma planlaması yapılmıştır. Yüz yüze eğitimde bile eve iş getiren tek meslek mensubu olan öğretmenlerin bu süreçte aile hayatı tamamen ortadan kaldırılmıştır.

Sırf iletişimi güçlü tutmak adına okullarda birçok veli ve öğrenci Whatsapp grubuna katılmaya zorlanan öğretmenlerin, daha sonrasında olur olmaz vakitlerde telefonla rahatsız edilmelerini, hakaretlere maruz kalmalarını, azarlanmalarını saymazsak ve bütün bunları çıktığımızda geriye bir zaman kalıyorsa “Öğretmenler gerçekten yatıyor hem de pestilleri çıkmış bir hâlde.”

Öğretmenliğiyle gurur duyan bir Bakan döneminde öğretmenlik mesleğinin itibarı bu kadar korunuyorsa gerisini varın siz düşünün..

Şimdilik Allah’a emanet olasınız…