'Yolda bi' Blog' yollarda, biz de takipteyiz!

İlk olarak Asya ve Umut'u biraz tanıyalım. Asya ve Umut kimdir?

Biz son 8-9 yılını gezmeye ve keşfetmeye çalışarak geçirmiş, 4 yıl önce de yüksek lisans için Almanya’ya taşınmış 30 yaşında iki insanız. Sonradan Munih`e taşındık ve burada çalışmaya başladık. 

Yolda bi' Blog'un yazılarını okumak hem çok keyifli hem çok bilgilendirici. Bloğunuzun nasıl ortaya çıktığı ve amacından biraz bahseder misiniz?

Yüksek lisans için Frankfurt’a taşındığımızda önümüzde bize yardımcı olabilecek pek kimse yoktu.Her şeyi kendi kendimize hallettik, o arada yol yordam bilmediğimiz için bazı işlerimiz sarpa sardı, bazıları da kolayca halloldu. Bu dönemde hep ‘acaba biz mi anlatsak’ diye düşünüyorduk. Sonuçta anlatacak bol bol malzememiz ve hatamız vardı. Bir yandan gezilerimizi de yazmak istiyorduk.

Frankfurt’ta ikinci yılımızda blogumuzu açtık ve geriye dönük yazmaya başladık, Artık blog günümüze yetişti, zamanımız oldukça yazıyoruz. Bir yerden sonra zaten hayatımızın bir parçası oldu. 

Yaşadığımız bu dönemde herkes seyahat etmek isterken, gerekli motivasyonu maalesef bulamıyor. Sizin motivasyon kaynağınız neydi?

Gezerken kendimizi hep iyi hissediyorduk. Gezmenin bize hissettirdiklerini, yeni insanlar tanımayı seviyorduk. Zamanla bu duygunun peşinden gittik ve daha fazla gezer olduk. 

Seyahat hayalleri kuran gençlerimiz bir konuda tıkanıp kalıyor: Parayı nereden bulacağız? Ne dersiniz, gençlerimiz maddi zorlukları aşarak seyahat edebilirler mi?

Tabii ki. Gençler icin ücretsiz gezmenin bile yolları var: Örneğin Avrupa Birligi projeleri ile Avrupa`da projelere katılabilirler. Böylece ücretsiz bir şekilde projeler aracılığıyla Avrupa'da seyahat edebilirler. Onun dışında okurken Erasmus yapıp hibe alabilirler. Araştırdıkça karşımıza çıkacak çok fazla seçenek var. Biz öğrenciyken hep bu şekilde gezdik. 

Gerçekten blogunuz insanı bir küçük çanta hazırlayıp , yollara düşmeye teşvik ediyor! Sonra biraz düşününce, zaman  mefhumuna takılıp kalıyoruz. Peki siz seyahatlerinize nasıl zaman yaratıyorsunuz? 

Yıllık 30 iş günü iznimiz var; bunun üzerine resmi tatiller ve bayramlar ekleniyor. En az izinle, en verimli şekilde gezmeye çalışıyoruz. Bazen iş için seyahat ettiğimiz de oluyor; o zaman iş seyahatlerini kendi gezilerimizle birleştiriyoruz. Örneğin iş nedeniyle fuarlara katılmak için Amerika'ya veya Singapur'a seyahat etmemiz gerekebiliyor. Bu durumda fuar bitişine mutlaka diğerimiz geliyor ve oradan devam ediyoruz. 

Çok merak ettiğim bir konu daha: Bugüne kadar kaç ülke gördünüz ve en çok nereye ait hissettiniz?

Ülkeleri inanır mısınız hiç saymadık. Galiba kendimizi en çok ait hissettiğimiz yer, Puglia - Güney İtalya oldu. Onun dışında bir diğer kendimizi ait hissettiğimiz bölge Königsee - Bavyera.

Peki okurlarımıza her kıta için birer tane olmak üzere 'mutlaka görmelisiniz' diyeceğiniz ülke-şehirler hangileri?

Çok fazla çok sevdiğimiz yer oldu; fakat şöyle bir ilk '5' yaparsak galiba favori beşlimiz; Bali, İzlanda, Kopenhag, Puglia ve Küba olur. Bir de Kars! Kars'tan yeni döndük ve çok çok sevdik. 

Sadece seyahat etmekle kalmıyor, harika fotoğraflar paylaşıyorsunuz. Bu harika kareler nasıl ortaya çıkıyor? Fotoğraf konusunda yetenekli olan Asya mı? Umut mu?

Yetenekli olan Umut diyebilirim. Ben (Asya) içerik kısmıyla ilgileniyorum, bir de gezilerimizi planlıyorum. Umut da fotoğraflar, videolar ve blogumuz ile ilgileniyor. Kamera ekipmanlarımız hep yanımızda. Taşımak çok da kolay olmuyor ama seviyoruz fotoğraf çekmeyi, o yüzden şikayetçi değiliz.

Avrupa'da yaşadığınız için sormak isterim: Avrupa'da yaşamak isteyen gençlerimiz için, Münih'e taşınma sürecinizi anlatır mısınız? 

İstanbul'da çalışıyorduk, birimiz avukat diğerimiz mimar; ama bir şeyler eksik gibiydi. Daha çok okumak, yüksek lisans yapmak istediğimize karar verdik ve seçenekleri araştırmaya başladık. Avrupa ülkeleri arasında gidilebilmesi en kolay ve ekonomik olan ülkenin Almanya olduğuna karar verdik. Birlikte yüksek lisans başvurularımızı, burs başvurularımızı yaptık ve sonuçları beklemeye başladık. Yaklaşık 2 ayda kabullerimiz geldi ve onu takip eden 3 ayda da taşındık. 2 yıl yüksek lisans yapar sonra İstanbul'a geri döneriz diye düşünüyorduk; ama okullar bittikten sonra iş bulduk ve kaldık, 4 yıldır Almanya'da yaşıyoruz. Bu süreci çok detaylı anlattığımız birkaç blog yazımız da mevcut. 

İnstagram hesabınızda binlerce takipçiniz var. Aranızda nasıl bir bağ var? Nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?

Bizce aramızda oldukça samimi bir bağ var. Blogu açtığımızdan bu yana yurtdışında yaşama tecrübelerimizi oldukça şeffaf bir şekilde anlatmaya çalıştık. Kötü günlerimiz olduğunda bunları da paylaştık; buradaki hayatı mükemmel gibi göstermek gibi bir çabamız olmadı açıkçası. Sanırız ki aramızdaki ilişkiyi samimi ve gerçekçi yapan da bu oldu. Aldığımız geri dönüşlerin yüzde 99'u çok güzel diyebiliriz. Yazılarımızdan yola çıkarak Avrupa'ya taşınan gençler oluyor, bu bizi daha da mutlu ediyor. Kalan yüzde 1 ise sosyal medyaya dokunan herkesin başına gelen şeyler, sosyal zorbalık diyebiliriz.

İçten cevaplarınız için çok teşekkürler! Son olarak okurlarımıza söylemek istedikleriniz?

Hayatlarını değiştirme planları yapanlar için belki biraz da olsa cesaret vermek isteriz; çünkü biliyoruz ki senelerce bunu planlayan ama harekete geçecek motivasyonu bulamayan çok gençler var. Kimse merak etmesin, zor bir süreç ama tünelin sonunda ışık var.