Bir üniversite bahçesinde iki genç hayal edelim. Nelerden bahsediyor olabilirler?
Ya da bir zaman makinesindeymiş gibi az daha gerilere, on birinci yüzyıla gidelim. Halife Me’mûn’un yaptırmış olduğu medresenin bahçesinde karşılaşmış birisi on yedi ve diğeri yirmi dört yaşında iki genç. Ve daha sonra ikisi arasında yazılmış, çağlar sonrasına ulaşan mektuplar. Neler konuşulmuş olabilirdi?
Bilim tarihi içerisinde bir yolculuğa çıkmaya niyetleniyorsak, hepsi birbirinden etkileyici muhteşem insanlarla karşılaşmaya ve onların zekalarına hayran olmaya hazırız demektir. Aynı zamanda etkileyici hikayelerinin bir süre tesirinde kalmaya da… Bu hikaye, az evvel de bahsettiğimiz gibi on birinci yüzyılda bir medresede başlıyor. Astronomi, matematik, doğa bilimleri ve coğrafya gibi alanlarda eserler veren bir dehanın, Bîrûnî’nin, yine çalışmalarıyla bugün hâlâ takdirle andığımız İbn Sînâ ile karşılaşmasıyla. Küçük yaşlarda bilime ilgisi başlayan Bîrûnî yaşadığı devirde çalışmaları ile Gazneli Mahmut’un dikkatini çekiyor. Hatta öyle ki hükümdar Hindistan’a yaptığı seferlerde bu bilim insanını yanında götürüyor. Fakat bu seferler Bîrûnî için bilimsel çalışmalarını geliştirebileceği bir fırsata dönüşüyor. Mesela, azmi ve merakı bu seferler sırasında Hint matematikçilerinden trigonometriyi öğrenmesine vesile oluyor. Bununla da kalmıyor elbette. Gökyüzü gözlemleri için çeşitli aletler üretiyor ve üzerinde çalıştığı alanlarda pek çok ilke imza atıyor.
Tekrar o güne, iki dehanın karşılaştığı ana dönelim. Küçük yaşlarda geometri, aritmetik, felsefe, tıp gibi konularda araştırmalar yapmış, bilim tarihi yolculuğunda sıklıkla başarılarıyla karşımıza çıkan bir başka deha ile tanışma… Düşünün ki henüz on altı yaşındayken tecrübesine başvurulan bir hekimdir İbn Sînâ. Bîrûnî ve İbn Sînâ’nın karşılaşması, belki de bütün bilim tarihçilerinin gerçekleştiremeyecekleri bir hayallerinin gerçekleştiği, hatta belki kıskanarak seyrettikleri bir andır. Hatta bilim tarihçilerinin yanı sıra merak eden, bazı soruların çözümleri için uzun uzun derinlere dalan herkes için daha da kıskanılacak olan, iki deha arasında cereyan eden mektuplaşmadır. Zira büyük bilim insanı Bîrûnî’nin de zihninde çözümleyemediği sorular vardır. O, cevap almak, merak ettiği şeyler hakkında tartışmak üzere İbn Sina’ya on soruluk bir mektup yazmış, başarılı hekim onun bu sorularını kendisi de ifade ettiği üzere kısa ve hızlı şekilde yanıtlamıştır. Böylesi muazzam bir diyalogdan bize, maddelerin dönüşümüne, evrenin niteliğine, gök cisimlerinin hareketlerine ilişkin kıymetli tartışmalar ve ayrıca dönemin iki önemli bilim insanının fikirleri hakkında pek çok bilgi ulaşmıştır. Bu mektuptan günümüze ulaşanların en kıymetlisi ise 27 yaşındaki parlak deha Bîrûnî’nin, yaş ve tecrübeye yönelik önyargılardan muaf şekilde 16 yaşındaki başarılı hekim İbn Sinâ ile tartışabilmesi, dahası onu “fazıl bir delikanlı” olarak anmasıdır.
Siz de hem üzerinde konuştukları konulara dair hem de dönemin bilimsel ortamının ne kadar verimli olduğuna dair bizi bilgilendiren bu mektubun ayrıntılarına ulaşmak isterseniz Türk Tarih Kurumu Yayınlarından çıkan, Beyruni’ye Armağan adlı eseri edinebilirsiniz.
Topkapı Sarayı Kütüphanesi III.Ahmed Koleksiyonu 3505 Biruni el-İstî’âb
Günün önemli haber ve videoları WhatsApp kutunuzda! Telefon numaranızı yazın, hemen abone olun...
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
İmsak | 06:10 | ||
Güneş | 07:38 | ||
Öğle | 12:41 | ||
İkindi | 15:11 | ||
Akşam | 17:33 | ||
Yatsı | 18:56 |