Yazmak
Kış olmadı bu sene, dedi ihtiyar. Evlerin çatılarına baktı pencerelerden, uzayıp giden yollara, uzaklardaki dağlara. Olmadı, diye mırıldandı tekrar. Serpiştirmedi değil birkaç gün hafiften. Teselli etmedi değil çoluk çocuğu. Ama dedi, büyüdüysen, ihtiyarladıysan biraz, teselli etmiyor böyle şeyler seni. Tecelli bekliyorsun. Tecelli etseydi kış gerçekten, böyle mi olurdu şu dağlar. Böyle olmazdı, dedim; ama böyle artık. Bu kadar oluyor bu zamanda kışlar. Kabullenmeli bunu.
Yazık, dedi. İnsan en çok kendi doğasını bozdu. Tecelli arayan değil de teselli arayan bir varlık artık o. Güldü sonra. Niçin geldin, dedi bugün buraya sen? Teselli mi arıyorsun, tecelli mi?
Hayır, dedim. İkisi de değil. Bir teklife vermem gereken cevabı arıyorum. Yazı yazmam teklif edildi bir sitede. Ne yazacağımı bilmiyorum. Kime yazacağımı, nasıl yazacağımı da. Öylece çıktım geldim ben de konuşmaya. Hoş geldin, dedi; ama bu hususta konuşacak bir şey yok. Sustu. Yazmayayım mı, dedim. Sen bilirsin, dedi. İhtiyacın varsa yaz, yoksa yazma. Bil ki kimsenin senin yazılarına ihtiyacı yok, önemli olan senin yazmaya ihtiyacın olup olmadığı. Sana iyi gelecekse yaz. Bilmem dedim , bildiğim şu: Bir şeyler yazmaya bir bahane bu teklif önümde. Güldü usulca. Önünde bir bahanen olup olmamasından bana ne. Gönlüne bak sen. Gönlünde yazmaya değer meselelerin olup olmadığına. Bu vakte kadar onlarca şiir yazdın, ne bir dergiye gönderdin ne bir kitap çıkardın. Birilerine ulaşmak hevesin olmadı diyemem hiç, ama bunu dert etmedin kendine. Yazdın sadece dertlendikçe. Bir derman buldun mu bilemem, derdine sahip çıktın hiç olmazsa yazdıkça, omuz verdin gönlüne, yalnız komadın onu. Aynı şey değil, biliyorum. Yazı dışa dönüktür biraz daha. Gönle omuz vermek gibi değil. Omuzlanmak gibi daha çok birtakım meseleleri.Omuzlar gibi yaz gönlündekileri öyleyse sen de. Nasıl döktüysen bohçanı bazen bazı öğrencilerine, al götür başkalarının önüne de dök. Alıp sattığın şeyler olmasın hiçbiri. Bunlar işte bazı dertler, de; bazı meseleler, bazı mevzular… Dertleş sadece. Ders vermek yerine nasıl dertleşebildiysen kimi öğrencilerinle, yaz öylece. Bu defa ben tebessüm ettim, meseleyi kavradığını hisseden bir öğrenci gibi. Kavradı bu hissimi. O da tebessüm etti.
Sen dedi, öğretmensin şunca yıldır. Mezun ettiğin onca öğrenci var. Ama bir dost gibi anımsadığın kaç kişi? Bir derman arayışında bazı dertleri paylaştığın… Bu türden mevzuları ilk defa senin sesinle duyan…. Duyan ve hisseden kaç öğrencin var? Çok iyi bölümlere giden öğrencilerin bile çok iyi bir bölüm kazanmış olmaktan başka ne anlam taşıyor senin için. Ders kitaplarından başka kitapları olmadı neredeyse, ilahileri olmadı türküleri de, sıkıldılar özellikle izlenmesi gereken filmlerden. Halbuki başka bir anlamı olmalıydı her şeyin.Bu muydu on iki yıllık eğitim öğretimin tecellisi, bu kadar mıydı? Yine de tek tesellin iyi bir bölüm kazanabilmiş olması bazılarının. Çoğunun ise iyi kötü bir diplomaya sahip olabilmesi. Onlar için yetti bu, yetiyor sistem için de. Halbuki sen sitem dolu oldun bu sisteme hep. Derdine dert katan bir mevzu oldu, sadece diplomaya bağlı bir mezuniyet durumu.
Bir dostu anımsar gibi andıklarını düşün bir de. Bazı şiirlerle, bazı kitaplarla, bazı filmlerle buluşturabildiklerini; bu buluşmalarda okulların veremediği bir şeyler bulabilen öğrencilerini. Onlarla buldun sen de ne buldunsa öğretmenliğe dair. Bir yerlere vardığınız söylenemez, ama varılacak bir yerler olduğunu daha çok anladınız birlikte.Tecelli biraz böyle bir şey işte. Onlara yaz şimdi yine, o yerleri yaz yeniden. Alıp başını gider gibi yaz o yerlere. Bir tesellidir en azından. Yetinme ama. Bir gün alıp başını gidebilmenin tecellisi ile yaz.
Günün önemli haber ve videoları WhatsApp kutunuzda! Telefon numaranızı yazın, hemen abone olun...
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
İmsak | 05:52 | ||
Güneş | 07:18 | ||
Öğle | 12:37 | ||
İkindi | 15:22 | ||
Akşam | 17:47 | ||
Yatsı | 19:07 |