Mevzu cetveli düzeltmeye çalışmaktır
“Haram yemek, sağ elle yemek kadar dikkat çekmedi bu ülkede” (İsmet Özel) ya da kul hakkına giriyor olmak, Miladi yılbaşı kutlamak kadar tartışılmadı. Miktarı küçük olunca bir mal çalmanın adı “hırsızlık” oldu da, çalınan miktar büyük olunca adı “ihale” oldu kimi zaman bu ülkede. Bir kişi sınavda bir soruya bakınca adı kopya oldu, “Kul hakkı” oldu da, bir cemaatin veya grubun; kendisinden kabul ettiği insanları, devlet kadrolarına sokabilmek için bütün soruları çalması “Kafirler gireceğine bizimkiler girsin” kılıfı adı altında dini bir vecibe oldu.
Biz kendisini Müslüman kabul edenlerin bir kısmı çıkarımıza uygun bir durum olunca gayriahlaki durumun adını değiştirerek bir vebalden kurtardık sanıyoruz kendimizi. Kendimiz, hatalı davranışlar olunca kendimizden kabul ettiklerimiz için çok güzel bahaneler buluyoruz da, kendimizden kabul etmediklerimiz için kıyameti koparıyoruz. Halbuki kıyamet bize kopacak habersiz gibi davranıyoruz.
Bize farz olanın ilkelere dayalı bir olgu olduğunu, zamandan, mekandan veya siyasi pozisyondan öte olduğunu anlamıyoruz ya da “mış gibi” yapıyoruz. Siyasi grubu muhalefette iken, bir tavrı eleştirenlerin siyasi grubun pozisyonu değişince aynı tavrı savunuyor hale gelmeleri bunun en açık kanıtıdır. İlkelerin, davranışa dönüşen bir sonucu olduğunu/olması gerektiğini kerhen kabul etmekten öteye gitmeliyiz. İlkelerin, ilkelerden kaynaklanmayan kimi davranış kalıpları üzerinden ifade ediliyor olması bizi yanıltıyor. Korumamız gerekenin ilkeler değil bu davranış kalıpları olması gerektiğini düşünüyoruz. Sünneti, farzı, dini vecibeleri sadece belli davranış kalıplarına münhasır saydık. Faize bulaşıp sol elle yemek yememek gibi. Halbuki şartlar, mekan, zaman değişse de Müslüman denilen bireyin ilkeleri değişmemeli idi. Bizi biz yapan ilkelerdi. İlkeleri, belli davranışlara, belli davranışları ise çıkarlarımıza kurban ettik.
Sonuç; Türkiye’de dindar kabul edilen insanları, bu yanlışlarından dolayı din ile ilgili söylemleri küçümseyen, dinden uzak durmaya çalışan veya bir ilişki kuracaksa, bunu deist, agnostik vs. gibi düşünceler üzerinden gerçekleştiren bir gençliğin ortaya çıkması oldu. Fakat bizde cümle yine aynıydı: “Bizim zamanımızda böyle değildi; gençlik çok bozuldu.” Halbuki cetvel eğriydi biz suçu çizgide aradık. Mevzu, çizginin değil; cetvelin eğriliğini eleştirip, ilk önce cetveli düzeltmeye çalışmaktır.
Günün önemli haber ve videoları WhatsApp kutunuzda! Telefon numaranızı yazın, hemen abone olun...
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
İmsak | 05:52 | ||
Güneş | 07:18 | ||
Öğle | 12:37 | ||
İkindi | 15:22 | ||
Akşam | 17:47 | ||
Yatsı | 19:07 |