DOLAR
34,51 +0.12
EURO
36,45 +0.24
ALTIN
2.964,40 +1.00
BIST
9.215 +2.03
BITCOIN
98.000 +5.04
12

Mahşer

Ahmet Mantaşoğlu, Peyami Safa’nın Mahşer’ini yazdı.

MEVZU'YA GELENLER 24.02.2020, 13:26 26.02.2020, 20:42
Mahşer

Tolstoy’un ‘’Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar; ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir.’’ sözündeki ‘’muhteşem’’ nitelemesine fazlasıyla uymasına karşılık hak ettiği değeri görmediğini düşündüğüm için bu yazımda sizlere 1924 yılında yayımlanan Peyami Safa’nın Mahşer’ini tanıtmak istedim.

Roman, Çanakkale Savaşı’nda gazi olan Nihat’ın bir vapurla İstanbul’a gelmesiyle birlikte o soluksuz heyecan verici serüvenine başlıyor. Ağır ve sizi sık sık sözlüğe baktıracak bir dili olmasına karşın yine de akıcı bir şekilde okuyabileceğiniz bu roman Çanakkale Savaşı’ndan dönemin başkentine gelmiş bir askerin İstanbul’un hiçbir şey olmamış gibi devam eden yaşantısıyla ve sivil hayattaki gerçeklikle karşı karşıya kalmıştır. Dönemin koşullarını hem şehrin dokusu hem de dönemin siyasi, ekonomik ve kültürel yapısıyla birlikte çok dengeli harmanlanmış bu değerli kitabı okurken adeta eş zamanlı yaşıyormuş olaylar yanı başınızda gelişiyor hissine kapılıyorsunuz.

Bir yanda vatan evlatları savaşta can verirken bir yanda siyaset, bürokrat ve burjuva kesiminin gösterişli, hodbin, bir hayat sürmesi kendi çıkarları için tüm ahlaki değerlerin göz ardı edildiğini gören genç yaşındaki Nihat’ın isyanını, kinini, öfkesini ve karakterinin idealist bakış açısına günümüzde de çok yakından aşina olduğumuzu ilerleyen sayfalarda fark edeceksiniz. Nihat, adeta yaşıtımız, okul arkadaşımız, çocukluk arkadaşımız, komşumuz ve hatta sevgilimiz olabiliyor. Eşsiz bir şekilde herkesin kendiyle, çevresiyle ve yaşadığı toplumla kitap arasında organik bağlar bulabileceğini göreceksiniz.

Yeri geldikçe iyi bir psikolojik çözümlemeyi de muhteva eden romanımız diğer bir karakter olan Muazzez ile bir kadın ve bir erkeğin olaylara nasıl farklı bakış açısıyla baktığını gözlemleme imkanı sunuyor. Her ne kadar romanda olayların sadece Nihat’ın yaşadığı olayları ve onun idealist düşüncelerini, çaresizliğini, öfkesini ve isyanını bizlere aktarsa da “ Acaba şu an diğer karakterler ne yapıyor?” sorusunun cevabını yazar bize bırakmış görünüyor. Romanı okurken pasif bir okuyuculuk yerine romana kendi hayal dünyanızda canlandırarak okuyucuyu aktif olarak romana katılma imkanı sunuyor.

Nihat’ın dönemin şartlarına göre lüks yaşayan bir kesimin ortamına girmesi ve burada hiç beklemediği olaylarla karşılaşması ve yaşadığı toplumun temellerini sorgulaması, duyduğu öfkesi, mahzunluğu, isyanı adaletin kutsallaştırdığı fazilet gibi ahlaki değerlerin kişisel çıkarlar için yok sayılmasına tanık olması ve bir yandan toplumunun büyük bir kesiminin yoksulluğu, eğitimli insanların hak ettiği değeri görmemesi, rüşvetin, iltimas ve kayırmacılığın had safhada olduğu sonucuna varması günümüz için düşünüldüğünde halen güncelliğini koruyan toplumsal hatta medeniyetimizin daha da kronikleşmiş bir sorunu olduğunu yılların değişse de sorunların aynı kaldığını bize açıkça gösteriyor. Her ne kadar yaşadığımız çağı beğenmiyor olsak da aslında sorunların her devirde aynı olduğunu unutmamak gerekiyor. Gerek bireysel olarak gerek millet gerekse devlet ve politikalar olarak kronikleşen bu problemlerimizin üzerine akıl ve vicdan bilinci içinde gitmediğimiz her an medeniyetimiz MAHŞER olma yolunda ilerliyor.

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
Günün Karikatürü Tümü

Günün önemli haber ve videoları WhatsApp kutunuzda! Telefon numaranızı yazın, hemen abone olun...

12
az bulutlu
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Namaz Vakti 21 Kasım 2024
İmsak 06:06
Güneş 07:33
Öğle 12:39
İkindi 15:13
Akşam 17:35
Yatsı 18:58

Gelişmelerden Haberdar Olun

@