Tarih yapacak kahramanlar yetiştirmek!..
İçinde yaşadığımız toplumda, insan ilişkilerine yönelik sergilenen tutum ve davranışlarda bizi "İnsan" yapan erdemlerin çoğunlukla yitirildiğini ve bu bağlamda toplumda büyük bir erozyonunun yaşandığını, bugün artık her birimiz apaçık görebiliyoruz.
Sokakta yürürken, parkta çocukları eğlendirirken, minibüste/otobüste seyahat ederken, herhangi bir konuda hizmet alırken ya da verirken, pazarda/çarşıda alışveriş yaparken, okulda, işyerinde, köyde, kentte… insani/ahlakî değerlerin yeniden ihya ve inşasının ne kadar elzem olduğunu geçiriyoruz içimizden.
Çocuklarımızın ve gençlerimizin, anne-babalarıyla, öğretmenleri ve arkadaşlarıyla ilişkileri, örfümüze, medeniyetimize ve nihayetinde inanç değerlerimize uygun olmayan bir mecrada adeta uçuruma doğru hızla ilerliyor. Kin, korku, öfke, nefret, düşmanlık, hırs, kıskançlık, hasetlik, yalan, bencillik ve şiddet dili, başta gençler olmak üzere, içinde yaşadığımız toplumda hızla yaygınlaşıyor.
Toplumun bu gidişine, mutlaka ‘dur’ demeliyiz!
‘İyi insan’ yetiştirebilmek için, ‘değerler eğitimi’ ile ‘karakter eğitiminin, eğitim sistemi içinde mutlaka merkezde yer almasını sağlamalıyız! Bu eğitimleri verecek "Eğitimcilerin de özel olarak yetiştirilmesi için gerekli kriterleri, sistematiği ve altyapıyı ivedilikle oluşturmalıyız!
Eğitim sisteminin sorunlarını kökten çözmek ve az önce bahis mevzuu yaptığımız olumsuzlukları ortadan büyük oranda kaldırabilmek için, eğitimin temel felsefesinin ve hedeflerinin yeni baştan ele alınacağı, eğitim paradigmalarının baştan aşağı gözden geçirilerek yeniden yapılandırılacağı köklü bir reforma ihtiyacı var!
Eğitim kurumları ile ders programları ve eğitim çalışanları üzerinden günü kurtarmaya yönelik yüzeysel çözümler yerine, milli-manevi ve kültürel birikimimizi, istikbalimizin teminatı gençlerimizin tutum ve davranışlarında tecessüm ettirecek ve onlara, kadim medeniyet değerlerimizin öğretileri ile evrensel insani erdemleri kazandırmaya yönelik duyarlı bir eğitim sistemini yapılandırmak için, somut adımların atılmasının zamanı, neredeyse geçmek üzeredir.
Çocuklarımıza ve gençlerimize, ebeveynlerinin ve kendilerinin beklentileri doğrultusunda, akademik bilgi ve becerileri kazandırırken, bunlarla birlikte, onları inanç ve kültür değerlerimizle de donatabilmek için, eğitim sistemimizde dipten temele köklü bir değişikliğe gitmek zorundayız! Yoksa palyatif çözümlerle, mevcut sorunları çözemez, ahlaki çözülmeyi önleyemez, toplumun beklentilerini karşılayamaz ve istikbalimizi ikame edemeyiz!
Bir ülkenin en büyük zenginliği, ne teknolojisi, ne de madenleridir, bilakis hem akademik bilgi ve becerilerle, hem de manevi değerlerle donatılarak yetiştirilmiş gençliğidir.
Gençlik, milletin geleceğidir!
Kendine kimlik arayan, dijital vahşi bir basıncın kuvvetiyle adeta bilinç vurgunu yediği için bulanık bir gözle seyrettiği hayatı net hale getirmeye çabalayan gençliğe, bu arayışında destek olmak, yardım etmek, herkesin, her kesimin ve her kurumun görevidir, sorumluluğudur!
Bu mesele sadece okulların, öğretmenlerin görevi değildir. Bu sorumluluk, en başta ailelere aittir. Çocuklarımızın yeme, içme, giyme, eğlenme ve diğer fiziki ihtiyaçlarını karşılayarak, onların maddi istek ve arzularını yerine getirerek, bu sorumluluğun gereği yerine getirilmiş sayılmaz!
Ruhu tatmin edilmemiş, ben merkezci, her istediğini emek vermeden elde eden bir çocuğun, özgüveni çok yüksek olsa ne olur? Ondan, elde ettiği her gücü, yalnız kendi çıkarları için kullanmaktan başka hiçbir şey beklenemez!
Bu durumda, acilen yapmamız gereken; gençlerimizi medeniyet köklerimizle, kültürel birikimimizle, değerler sistemimizle buluşturmak, önlerine rol modeller koymak ve örnek olmaya çalışmaktır!
Ortalıkta deist gençlik, satanist gençlik, ateist gençlik, hedonist gençlik, materyalist gençlik varsa, bu, Kur’ân gençliğinin bıraktığı boşluktan kaynaklanmaktadır!
Tam bu noktada, Üstad Necip Fazıl rahmetlinin sözlerini bir kez daha hatırlamakta fayda var:
“Yepyeni bir nesil yoğurmak borcundayız! Potininin burnundaki çividen saçının en üst teline kadar, yepyeni, dipdiri, yakın maziye doğru hiçbir örnek tanımayan, eşiz bir zarafet, dikkat, heybet, hâkimiyet, pırıldatıcı bir nesil… Dışından güneş gibi aydınlık bu neslin bütün nuru içinden gelecektir. O nurun ismi de olanca asliyet ve saffetiyle İslâm’dır!”
Felaket tellallığı yapmaktan hiç hoşlanmam ama; milli-manevi değerlere sahip olamadıkları, fazlasıyla pragmatist ve seküler oldukları her tutum ve davranışlarından fazlasıyla anlaşılan, ruhu bozulmuş, esnafın camını indiren, kaldırımın taşını söken, polise molotof atan, kendisine bilim öğretmek için gelen hocasına yumurta yağdıran, ortalığı yakıp yıkan, çevresine sürekli tehditler savuran, geleceğe yönelik hiçbir tezi olmayan bir gençlik zuhur ediyor!..
Ülkeyi kaosa götürme gayretiyle, yeniden dirilişimize balta vurmak isteyen küresel egemenler, cehaleti ve karanlığı örgütleyerek bu gençler üzerinden bizi vurmaya kalkıyor!
Bakanlığımızın yapması gereken bu anlamdaki reformların yanı sıra, Sivil Toplum Kuruluşlarımızın da bu alandaki çalışmalarını maddi, manevi desteklemek, bu toplumda yaşayan her ferdin ve yerel yönetimler ile siyaset cenahının da asli vazifesidir.
Fedakarlıklarla, özveriyle, bu anlamda samimi dokunuşlar yapacak adanmış insanları, bu mühim çalışmalara kanalize etmek gerekir!
Buna kafa yormak, dertlenmek gerekir!
Bu sorumluluktan hiç kimse, hiçbir bahane ile kaçamaz!
Genç yaşında kavminin anlamsızca taptığı putlarını kırarak inkarcıları karşısına alan Hz. İbrahim (as) gibi veya içinde yaşadıkları inançsız, merhametsiz ve barbar kavimden ayrılarak mağaraya sığınan gençlerden oluşan Ashab-ı Kehf gibi, kendilerini bağnazlıktan, cehaletten ve ahlaksızlıktan koruyan, akademik bilgi ve beceriler ile milli-manevi değerler bakımından tam donanımlı gençler yetiştirmedikçe; bu dünyada ne ile övünürseniz övünün, hepsi kuru birer ego tatmininden öte geçmeyecektir!
Çocuklarına en büyük idealin; "en iyi okulları kazanarak, çok para getiren bir meslek sahibi olmak" değil, zulmü, adalatsizliği, sömürüyü ortadan kaldırarak, Hakk'ı hakim kılmaya odaklanmış bir "DAVA SAHİBİ OLMAK" olduğunu anlatan ebeveynlerin aile ocaklarında ve vatanperver yüce ruhlu eğitimcilerin görev yaptıkları okullarda, kan ve gözyaşına boğularak sömürülen yeryüzü coğrafyalarına, adalet ve merhamet medeniyetini yeniden inşa edecek barış elçileri yetişecektir biiznillah!
Ümitvarız; Alparslanları, Fatihleri, Yunusları, Mevlânaları yetiştiren bu coğrafya, bağrından yine, 'Tarih Yapacak Kahramanlar' çıkarmaya namzettir!…
Günün önemli haber ve videoları WhatsApp kutunuzda! Telefon numaranızı yazın, hemen abone olun...
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
İmsak | 06:06 | ||
Güneş | 07:33 | ||
Öğle | 12:39 | ||
İkindi | 15:13 | ||
Akşam | 17:35 | ||
Yatsı | 18:58 |