Akbabadan güvercin gibi davranmasını beklemek beyhudedir. Aynı şey bunların insan versiyonu için de geçerlidir.
Bir ömür sırtında taşırsın, bir defa yoruldum dersin o ana kadar yaptığın tüm fedakârlıkları tek kalemde çizer akbaba. Çünkü sen onun gözünde bir güvercinsin ve alçakgönüllü olmaya, alttan alan taraf olmaya, görmezden gelmeye mecbursun. Kendisinin akbaba olmaklığını senin güvercin kalmana, naifliğine, insanı incitmeme konusundaki hassasiyetine borçludur.
Bu akbaba vicdansızlığı ve ruh hâli kimi zaman en yakının olan bir dostunda, kardeşinde, eşinde hatta anne veya babanda bile değişik biçimlerde görülebilir. Çünkü onların zihninde sen her ne saikle olursa olsun gücenmezsin, küsmezsin, herkese karşı anlayışlı olmak ve fedakârlık yapan taraf olmak zorundasın.
Akbaba, sesinin desibelini yükselttiği için kendini haklı görür ve çevresine de öyle pazarlar kendini. Ama güvercin bilir ki sesin desibeli yükseldikçe kalitesi düşer. Daha çok şey bilir de güvercindir işte, akbabayla aşık atamaz. Çünkü böyle bir derdi ve yeteneği yoktur.
Bu iki karakter yeni değildir elbette. Habil ile Kabil’den beri akbabalar ve güvercinler varlık göstermiştir. Habil, Kabil’in haksızlığını ve onun eliyle kendi başına gelecekleri tahmin etmesine rağmen güvercin fıtratıyla hareket etmiş ve Kabil’e karşı koymamıştır.
Modern zamanların Habil ve Kabilleri form değiştirseler de bunların yazılımları aynıdır.
Daha acıtıcı olanı ise gerek ikili ilişkilerde gerekse de iş hayatında akbabaların kazanması, değer görmesi, el üstünde tutulmasına karşın güvercinlerin her zaman ikinci plana itilmesidir.
Akbabalık “profesyonellik” veya “lider karakterlilik” olarak toplumun ekseriyetinde karşılık bulmaktadır. Çünkü akbaba, iyi bir pazarlamacıdır. Her zaman kendini besleyecek bir güvercini leşe çevirmek için tetiktedir ve çevirir de. Güvercin ise uzun zaman onun bir leş yiyici olduğunu hele de kendisinin leşinden besleneceğini konduramaz akbabaya. Bunu yaşayarak gördüğünde ise iş işten geçmiştir artık.
Görüntüyü önceleyip özü ıskalayan modern insanda ve toplumda akbabaların güvercin leşi yiyerek semizlemesi, güvercinlerin ise görmezden gelinmesi şaşılacak bir durum değildir.
Akbaba; her dönemin kazananı, her devrin adamıdır. Güvercin ise her devrin mazlumu ve çilekeşidir.
Bu durum maalesef tarihin zaman tünelinden değişmeden günümüze kadar gelmiştir.
Güvercinden akbaba gibi davranmasını bekleyemeyiz belki ama güvercinlerin de akbabaların da aynı büyük mahkemede hesap verecekleri günü de yok sayamayız.
Şimdi zihnimizde beliren çok iyi bildiğimiz akbaba silüetlerini not edip her anlamda onlardan uzaklaşmak ve kurtulmak için güvercin ürkekliğimize rağmen onların kanla ve leşle beslenen dünyalarından uzaklaşmak için kanat çırpabiliriz…