Bu mübarek topraklarda yetişip de, kadim değerlerimizden bihaber yaşayan, maneviyat fukarası bazı zevata acıyorum..
Neden mi?!
Oscar Wilde'ın bir sözü ile cevap vereyim:
"Bazı insanlar her şeyin 'fiyatını' bilirler ama, hiçbir şeyin 'değerini' bilmezler!"
Maddi hırsın tüm ruhunu işgal etmesiyle, paranın ve sair dünyalık heveslerin, iç dünyasında kalan azıcık 'manevi tarafı' da sindirmesiyle ruhu çıplak kalanlar,
hayatını Hakk'ın hakim olmasına adayanların kainatı inletircesine haykırdıkları "manevi ruh cephesinin" önemini işitirler ama hissedemezler, duyarlar ama asla idrak edemezler!!
Bunların, Hakk'ın hakim kılınması ve hayata geçirilmesi için ortaya konulan enerjiye, sarfedilen sözlere, yazılara, sözüm ona "fiyat biçme" ve altında mrnfaat arama zavallılığına düşmelerini de tabi çok hayretle karşılamamak gerek!
Çünkü "fiyat", maddi bir şeydir. Bir eşyanın ya da hizmetin maddi karşılığıdır.
Hayatı, sadece maddi bir alışveriş gibi gören ucuz kişilikli zevattan, her söze, her davranışa, her yürüyüşe bir "fiyat biçme" ve arkasında menfaat arama ucuzluğunu beklemek de elbette çok doğaldır!
Karşılığını ödedikleri sürece her şeyin satın alınabileceğini zanneden ya da her iyi ve erdemli yürüyüşü, bir menfaat devşirme çabası sanan, sadece maddi menfaatleriyle ilgilenen, iç dünyası dışa, sadece menfaat penceresinden açılabilen, kalpleri kurumuş zavallılar.. bilesiniz ki;
"DEĞER" diye bir kavram vardır manevi hayatta,
Karşılığı ödenemez, menfaat için yapılamaz ve vazgeçilemez!!!
Örnek vermek gerekirse;
mesela, dürüstlüğün, samimiyetin, vatan sevgisinin, insanlara hizmet etmenin, iyilik yapmanın, merhametin, infak etmenin, Hakkı hakim kılma sevdasının bir fiyatı yoktur,
olamaz da!..
Haddini bilmenin de bir fiyatı yoktur mesela!
Olsaydı keşke de,
şu herkese, her söze ve davranışa ya da manevi değerlerimizin inşası için ortaya konan çalışmalara,
bir "fiyat biçme" veya "menfaat sağladığını sanma" zannının zavallılığına düçar olanlara, fiyatlarını ödeyip de hadlerini bilmelerini sağlayabilseydik!...
Keşke!...
. . .