Diyanet'in TOKİ ile İmtihanı
“TOKİ nedir?” diye sorarsanız sizlere şu cevabı vereceğim: Birkaç yıl öncesine kadar yasal olmayan emlak vergisini ev sahibi (!) olanlardan alan, yurtdışına çıkış harcının aktarıldığı, Güney Afrika’dan ithal edilen otomobillerden alınan %10 verginin aktarıldığı, ev yapan ama satamayan ve devlete bağlı çalışan bir yapı derdim sanırım. Ara sıra kampanya yapıp açlık sınırının altındaki asgari ücret ile geçinmeye çalışan garibanı, açlık sınırı ve yoksulluk sınırı arasında bir tutara ev sahibi yapmaya çalıştığına şahit olmaktayız. Üstelik adına vade farkı/konut kredisi dediği, ama esasında adı faiz olan mefhumu da %0.49 oranında sabit tutarak yapıyor şu sıralar. Bazı dini cemaatler bu oranın faiz olmadığı konusunda mutabık kalıp bunun caiz olduğunu ifade ediyor. Dini hassasiyeti olan azınlık kesimi de harama bulaştırmaktan geri durmuyorlar ayrıca.
Konuyu kavramamız için öncelikle birkaç kavramı açıklığa kavuşturmamız gerekiyor.
Faiz, Vade Farkı, Konut Kredisi, Haram, Helal, Caiz ve İmtihan…
Faiz, nam-ı diğer Riba: Günümüz ekonomisinde, başkasının parasını belli bir süre kullanmak, işletmek için ödenen para veya kiralanan paranın kira bedeli olarak karşımıza çıkıyor. Ama ben faizi “Şeyi Şeyle Şeylemek” olarak tanımlıyorum. Ama şey, “emek faktöründen bağımsızsa” diye şartlandırıyorum tabi. Bu ifadeyi, anlaşılmaması ya da yanlış anlaşılması ihtimaline karşı biraz açmak istiyorum. Şey yerine Para kelimesini kullanalım. “Parayı Parayla Paralamak” yani para verip para alıyoruz ama daha fazla alıyoruz. Hiç emek vermiyor, hiç çalışmıyoruz ve oturduğumuz yerde paramız artıyor. İşte böyle bir zulümden bahsediyoruz. Geçen yıla kadar konut kredileri %0,99 iken, devlet bankaları %0,79 olarak güncelledi oranını. TOKİ aracılığıyla ise %0,49 olarak işletiyor Şeyini. *Şeyi ilerde nasıl isimlendireceğinizi takdirinize bırakıyorum.
Faizin tam olarak ne olduğunu şu örnekle anlatmak mümkün olacaktır: İslâm’ın büyük Âlimlerinden Numan Bin Sabit (İmam Hanefi) bir gün bir şahısla beraber ilerlerken yanındaki zat, ''Ya imam yorulduk, şu duvarın dibinde biraz dinlenelim, hem kavurucu güneşten de korunuruz'' demiş.
İmam da ''Bu ev kimin?'' diye sorunca yanındaki zat “Falancanın evidir.” demiş. Bunun üzerine İmam da ''Olmaz, burada dinlenmem bana helal değildir'' demiş. ''Bu zatın bana borcu var. İzni olmadan buradan faydalanırsam faize bulaşmış olmaktan korkarım'' demiş.
Buradan anlaşılacağı üzere faiz sadece paranın işletilmesi değil, başkasına verilen borçtan dolayı borçlunun farklı durumlarından da istifade etmek, onun rızası olmadan ‘bana borcu var, bir şey diyemez, yapamaz’ düşüncesi ile faydalanmak da faizin bir çeşididir. Esasında faizde gabin söz konusudur. *Gabini başka bir yazımızda kaleme alacağım için değinmeyeceğim şu an.
Vade Farkı: Bir malın peşin olmadan yani taksit şeklinde veya farklı zamana yayılarak satışının yapılmasından dolayı oluşan fark olarak tanımlamamız mümkündür. Vade farkının faizden net olarak ayrıldığı 2 hususa değinmek yeterli olacaktır, anlaşılması açısından.
Birincisi, vadeli satışta malın fiyatı en baştan belirtilir, satış gerçekleşir ve satıştan sonraki süreç içerisinde borçta -ödeme yapılmadığı takdirde- artış veya azalış görülmez. Oysa faizde gecikmeden dolayı fark doğar. İkincisi ve en önemli fark ise vade farkı mal-para ilişkisinden doğar. Faiz ise temelinde para-para ilişkisinden doğar.
Konut Kredisi: Alınmak istenen konutun ipotek altında tutulma şartı ile alıcıya tanınan ve belirlenen faiz oranlarıyla geri ödemesi yapılması planlanan kredi türüdür. Düşünsenize bir şey alıyorsunuz ama şey sizin değil. Çünkü sizin yerinize parayı başkası vermiş. Ve siz parayı verene borçlanmış oluyor, verdiği paraya karşılık para ödüyorsunuz. Bu durumda para-para ilişkisi doğacağı için faiz meydana çıkıyor. Dolayısıyla konut kredisi faizin kendisidir. Hatırlayın, konut kredisi %0,49 idi.
Haram, Helal ve Caiz: Haram, Allah tarafından kesinkes yasaklanan şeydir. Helal ise Allah tarafından kesinkes yasaklanmayan şeydir. Bir de bunların arasında şartlar dâhilinde müsaade edilen, hatta kişiler arasında bile farklı değerlendirilen bazı durumlar vardır. Bu durumlara caiz olma durumu denir. Caiz kelimesi etimolojik olarak uygun demektir.
Diyanet'in TOKİ için caizdir fetvasından yola çıkarak kim için haram, kim için caizdiri ifade ettikten sonra verecekleri imtihan ile yazımızı nihayete erdirmeyi umuyorum.
İslâm Fıkhında, bir evi kiralayacak kadar bile parası olmayan kişi, uygun şartlarda kredi bulursa, o konuda kendisine ruhsat vardır ve krediyi kullanması caiz olur.
Bir örnekle ifade edelim: Bulunduğumuz bölgede ev kiralarının en düşük 1000 TL olduğunu düşünelim. Ama bizim ise aylık 750 TL verebilecek gücümüz var ve bu yüzden kiralık eve bile çıkamıyoruz. Bir banka ya da kişi veyahut bir devlet kuruluşu (TOKİ gibi), bize aylık 750 TL imkânla ev sahibi olmayı taahhüt ederse o kişi buna yanaşabilir. Onun için caiz olur. Bugünkü şartlarda TOKİ'nin kiralarına baktığımızda normal kiraların üzerinde bir ödemesi görüldüğü için herkese haramdır. “Harama caiz demek, sırattan geçilmesini garanti etmek demektir, ben bu garantiyi veremem. Faizin azı da çoğu da haramdır.” demişti bir hocaefendi (Allah razı olsun kendisinden). Diyanetin verdiği bu fetva ile içinde bulunduğu imtihan tam olarak bu. Diyanet, sırattan geçme garantili konut satışı yapmaktadır, an itibariyle.
Bir Hadis-i Şerifle bitirmek arzusundayım yazımı.
İyilik, nefsin yatıştığı şeylerdir, kötülük ise –insanlar sana fetva verseler bile- nefsinde tereddütler meydana getiren şeydir.
Günün önemli haber ve videoları WhatsApp kutunuzda! Telefon numaranızı yazın, hemen abone olun...
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
İmsak | 05:52 | ||
Güneş | 07:18 | ||
Öğle | 12:37 | ||
İkindi | 15:22 | ||
Akşam | 17:47 | ||
Yatsı | 19:07 |