Mimarın ASA’sı
“dokunabilecek kadar yakın, görebilecek kadar uzak...”
Bir disiplinden yola çıkan ancak bir disipline hapsedilemeyecek düşünceleri buraya bırakmak istiyorum. Bu yazı “mekân disiplinlerinde neleri eksik bırakıyoruz?” sorusuna aranan cevapların başlangıcı olarak görülmelidir.
İmar ve inşa edenlerin Vitruvius’un üçlemesiyle muhatap olmadan ilerlediği düşünülemez. Dayanıklı, kullanışlı ve de alımlı… Ortaya çıkan ürünler ise bu öğretinin başka üçlemelere ihtiyacı olduğunu göstermektedir. Ölçeğinde takılı kalan bakış açıları, ya ürettiği parçalarda boğulup bütüne kör kalmaktadır ya da pratiğe inemeyip havada asılı kalmaktadır. Dolayısıyla inşa edenlerin bu üçlüyü dikeyde de hareket ettirmesi gerekmektedir. Vitruvius’un bu üçlemesinin ölçeklerde değerlendirmesini erteleyerek mimarı ayakta tutan imar sürecini ele almak iyi olacaktır.
Projelerin, çok yüksek oranda, analizle başlaması mimari eğitim alan kişilerin aşina olduğu bir durumdur. Bani ile inşa yeri arasında başlayan bu süreç; bani taleplerinin, yer ve çevresi bilgilerinin taksim ve tasnif edildiği ilk aşamasını oluşturur. Bu birinci kısım ilk Analitik yaklaşımdır. İkinci kısım ise bu bilgilerin değerlendirildiği ve üzerine cümle kurulduğu Sentetik yaklaşımdır. Üçüncü kısım, yukarıda kurulmuş olan cümlenin yansıtıldığı, projenin düşüncesinin uygulamaya dönüştüğü ve parçalara indirildiği ikinci Analitik yaklaşımdır. Bütününde bakıldığında mimarî, bu ASA ile kendisini ayağa kaldırır.
Yapının ayakta durması, mimarî olarak ayağa kalktığı anlamına gelmemektedir. Bu durum daha sonraki yazılarda ele alınacak mimarlığın temel üçlemesinden (Felsefe – Bilim – Sanat) sadece bilimin bir parçasının yerine getirildiğini göstermektedir. Son dönemlerde mimarîye yapılan eleştiriler ve mimari üzerine yapılan tartışmalar, bu temel üçleme bilincinin eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Sorun ise mimarî süreçlerin sentetik yaklaşım konusundaki sığlığıdır. İlk aşamada elde edilen verilerin tasniften öteye, yani ikinci aşamaya götürülerek; bilgi, birikim ve idea ile birleşmesi ve kendisine uygun cümleyi kurması gerekmektedir. Gerek kendisiyle bağdaşmayan cümlelerin kurulması gerekse hiçbir cümlenin kurulmaması mekân disiplinlerinde ilk düşülen hatalardandır.
Elde edilen verilerin, bir düşünce ile harmanlanıp bütünün bir parçası olan özgüne kavuşması, tümleyen (sentetik) bir bakış açısı ile olacaktır. Tümleyen bakış açısının sağlanamadığı, düşünce dünyasının pragmatik çıkmazlara sokulduğu ve kısa vadede çıkarların gözetildiği şartlarda; zaman ve mekan coğrafyasında, üretildiği bütüne dahil olmayan arsız yabancılar seyreder olduk. Bir binanın yalnızca arsa üzerinde inşa edildiği yanılgısından, bir parkın salt boşlukta üretildiği yanılgısına, bir kentin yığınları istiflemek yanılgısından, güneşi görmeyen sokaklar yanılgısına, kendi ölçeğine hapsolmuş bir dizi yanılgılardan söz etmek mümkündür. Bu yanılgıların çözümü de dokunabilecek kadar yakın, görebilecek kadar uzak olmaktır. İnşa edilen şey, bazen sokağında, bazen karşı yakada, bazen içinde, bazen kenarında, bazen komşunun gözünde, bazen bir yabancının izleniminde olmayı bilmenin yanı sıra doğal ve kültürel birikimlerinin farkında ve bu birikimlerle geleceğe uzanabilmelidir.
Üretilen yapının işlevine, sağlamlığına, bütüne kattığı değere ve bütünün içinde var olan estetiğine yalnız kendi ölçeğinde ve yalnız kendi disiplininde bakılmaması gerekmektedir. Bu anlamda, mimarın (imar edenin) muhayyile zenginliği, kendisini gelecekte var edecek düşünce sistemini geliştirmesi ve edindiği verileri ne bulunduğu günden ne de yarın tahayyülünden koparmaması, analitik – sentetik – analitik yaklaşımların yerindeliği ile olacaktır. Bu ise güçlü bir ASA öğretisini mekân disiplinlerinde kilit taşı konumuna getirmektedir. Ve bu kilit taşı, mekân disiplinlerinde nelerin eksik olduğu arayışımızdaki cevaplardan biri olarak büyük bir boşluğu tamamlamaktadır.
Günün önemli haber ve videoları WhatsApp kutunuzda! Telefon numaranızı yazın, hemen abone olun...
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
İmsak | 06:06 | ||
Güneş | 07:33 | ||
Öğle | 12:39 | ||
İkindi | 15:13 | ||
Akşam | 17:35 | ||
Yatsı | 18:58 |