Muhteşem Bı̇r Teşkı̇lat Adamı-Abdülmecı̇d
Devlet Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Refah Partisi İstanbul İl Başkanı olduğu dönemde yaşadığı bir hadiseyi anlatıyor bir konuşmasında...
Hep birlikte onun ağzından dinleyelim:
“Sene 1985. İstanbul'da İl Başkanlığı görevine getirildim. İstanbul'un o dönemde 19 ilçesi vardı fakat, biz toplam 8 teşkilat kurabilmiştik. İşin böyle gitmeyeceğini biliyorduk.
Arkadaşlarla toplandık ve ne pahasına olursa olsun 19 ilçenin tamamında teşkilatlanmamız gerektiği kanaatine vardık. Yoğun bir gayret sonucu, 3 ay içerisinde 19 ilçenin tümünde teşkilatlarımızı kurduk.
'Teşkilatlar her akşam saat 18-22 arasında açık olacak' diye karar aldık. Teşkilatların açık olup olmadığını telefonlarla sürekli kontrol ediyorduk.
Bir akşam, nöbetlerin ne durumda olduğunu takip amacıyla il merkezine uğradım. Aksilik olup olmadığını sordum, 'Şişli cevap vermiyor' dediler. Birkaç kez de ben aradım ve cevap alamadım. Bunun üzerine nöbetçi arkadaşıma, 'Sen aramaya devam et, ben de bir arabaya atlayıp bakayım' dedim...
Gittim ki, kapı açıldı, o zamanlar ismen tanımadığım, gözleri yaşlı bir kardeşimiz çıktı karşıma.
'Niye ağlıyorsun?' diye sordum. 'Biraz kederlendim başkanım' diye cevap verdi. 'Yahu neyin var, belki ben yardımcı olabilirim' dedim, 'Sadece biraz kederlendim başkanım, hiçbir derdim yok' dedi.
'Peki, telefonla aradık ama cevap alamadık, neden?' diye sordum. Mahcup bir şekilde, 'Başkanım bir işim vardı, onun için yarım saat geç açtım teşkilatı' dedi.
Biraz sohbet ettik ve ayrıldım.
Ertesi sabah ağlamasının gerekçesini öğrendim. Meğer bu kardeşimin eşi o gün doğum esnasında şehit olmuş. O da dünyaya yeni gelen yavrusunu yengesine teslim etmiş. Hanımını da hastanenin morguna indirmiş. 'Nöbetim var' diyerek koşarak nöbete gelmiş.
O kardeşimin adının Abdülmecid olduğunu sonradan öğrendim...
Sevgili kardeşlerim,
Bu davanın mayasında Abdülmecitlerin bu imanı var!
Bu davanın mayasında vefat eden eşini morgda, doğan çocuğunu başka bir kucakta bırakıp bir sefere çıkar gibi yola çıkan yiğitlerin inancı var, aşkı var, inancı var!..”
. . .
Reis'in anlattığı hikâye burada bitiyor.
Ancak Abdülmecid'in hikâyesi burada bitmiyor.
Bir süre sonra, "Ben Demirel'in kalesini düşüreceğim" inancıyla, tek kuruş maddi destek beklemeden ve istemeden Isparta'ya taşınıyor Abdülmecit Yücel...
Refah Partisi'nin Isparta İl Teşkilatı'nın kurulmasında büyük rol oynuyor.
Arada bir İstanbul'a geliyor.
"İstanbul'a neden bu kadar sık gidiyorsun?" diye soranlara, "Çünkü oradaki teşkilatlanma modelini buraya taşımadan başarılı olamayız" cevabı veriyor.
Davasına olan inancı ve ortaya koyduğu insanüstü gayret sayesinde partinin Ege Bölge Müfettişi oluyor.
Kısa süre sonra verdiği sözü tutuyor ve Demirel'in kalesini düşürüyor. Hemen ardından Isparta Belediye Başkanı DYP'den istifa ederek Refah Partisi'ne geçiyor...
Yine bir gün, İstanbul'daki parti çalışmasına katılmak üzere 5 dava arkadaşıyla birlikte taka bir otomobile binip yola çıkıyor. Kütahya sınırlarında geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybediyor.
Ne muhteşem bir adanmışlık, ne müthiş bir teşkilatçılık örneği değil mi?...
Peki ya biz?!...
Günün önemli haber ve videoları WhatsApp kutunuzda! Telefon numaranızı yazın, hemen abone olun...
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
İmsak | 05:53 | ||
Güneş | 07:19 | ||
Öğle | 12:37 | ||
İkindi | 15:21 | ||
Akşam | 17:46 | ||
Yatsı | 19:06 |