Çağın hızla değişmesiyle hayatımıza internet yön vermeye başladı; internetin bilgiye ulaşırken kullanılması her şeyi kolaylaştırdı, hızlandırdı. Her ulaştığımız bilgiyi doğru kabul edince -işin aslı ne demediğimizden- aralara karışan kirli bilgi, işin içinden çıkılmaz bir hale getirdi durumu.
Uzun süredir tartışan iki kişiden biri diğerini susturmak ve kendini haklı çıkarmak adına “İmam Şafi bu konuda benim dediğimin aynısını dedi ve yaptı” der. Adamın adını bildiği fakat daha önce hiç görmediği İmam Şafi’nin öğrencilerinden biri de tartışmaya şahit olur. Talebe hayretle ve hararetle “İmam böyle bir şeyi söylemez de yapmaz da” diyerek müdahale eder. Eder etmesine de tartışmayı kazanmak adına yalan söylemekten kaçınmayanı ikna edemez. Talebe, duyduğu rahatsızlığı gider hemen hocasına anlatır. İmam Şafi, talebesini bu durumdan kurtarmak ve olayı aydınlatmak adına müfterinin yanına varır. Kimliğini söylemeden “İmam Şafi için böyle dedi, böyle yaptı demişsin.” Müfteri “Evet öyle dedi, öyle yaptı.” diye cevap verir. Bunun üzerine İmam “Ben, İmam Şafi’yim. Senin dediğini ne söyledim ne de yaptım.” der. Müfteri “Hadi oradan sen imam değilsin, imam başkasıdır, bunu demiştir ve yapmıştır” diyerek iftirasına devam eder.
Günümüzden yıllar önce yaşanan bu olay gibi şimdilerde de sosyal medyada sahibine ait olmayan sözler, şiirler bilgi kirliliği oluşturmaktadır. Bu bilgi kirliliğinden kimler nasibini almıyor ki: Mevlana, Yunus Emre, Mehmet Akif, Necip Fazıl…
Üstadın fikirlerini anlayabilmek, yaşatabilmek, kirli ve yanlış bilgilerin üstadın üzerine yapışıp kalmaması adına bu yazımızda sosyal medyada dolaşan ama Üstad Necip Fazıl Kısakürek’e ait olmayan sözlerden bahsedeceğim. Yanlış olduğunu kabul edebilirsek ne mutlu…
Necip Fazıl Kısakürek’e ait olmadığı halde ona atfedilen sözlerden bazıları:
…
( Maalesef, bu liste daha uzayıp gidiyor.)
Üstadı kendi eserlerinden değil de sadece başkalarından dinleyip tanıdığını zanneden, eserlerini hiç okumayan kimselerin sığlığından şikâyet ederdi üstadın sevenleri. Günümüzde ise bu durumu arar olduk. Necip Fazıl’ın eserlerini okumak bir yana, bilenlerden dinlemek bir yana, internetten bakıp altında Necip Fazıl yazan sözü beğeneyim, paylaşayım kıvamına geldik. Bu yüzden olsa gerek sosyal medyada dolaşan sözlerin büyük bir çoğunluğu üstada ait değil. Kitaplarında, konferanslarında, yazılarında, hatıratlarda olmayan sözlerin altına yazıvermişiz hemen “Necip Fazıl Kısakürek.”
Üstadın davasını bilmiyoruz, davası için dertlenmiyoruz ama dilimizde hep onu çok seviyoruz(!) Dilimizde olan sevginin hatrına, ona ait olup olmadığından emin olmadığımız sözlerin altına adını yazmaktan uzak duralım. Üstadın şu sözünü de aklımızdan çıkarmayalım:
“Ben öldükten sonra kim ve ne suretle eserlerim üzerinde gizli bir tasarrufa kalkar da ölçüyü hafifçe bile olsa örselerse, tezgâhını başına yıkınız! En büyük korkularımdan biri, nice müellifin başına geldiği gibi, ölümümden sonraki tahriflerdir.”
Dipçe: “Necip Fazıl’a Atfedilen Asılsız Sözler” sayfasından yararlanılmıştır. Sayfada bulunan sözler site tarafından Büyük Doğu yayınlarına teyit ettirilmiştir.