Korona virüs tehlikeli bir virüstür ancak diğer virüslerde de aynı tehlikeler söz konusudur. Diğer virüslerin bir tedavisinin olması, korona virüsünü kesin tedavi eden ilaç ve aşıların henüz üretilememiş olmasıdır tüm insanlığı dehşete düşüren.
Derin bir açmaz içine düşen kapitalist sistem (küresel sermaye), belki virüsü kendisi üretmedi fakat bu virüsü abartmakta, gereğinden fazla önlem almaya zorluyor insanlığı. İnsanları evlerine mahkûm ediyor ve bu mahkûmiyetin ne zaman biteceği de belli değil. Birçok ülkede üretim dururken tüketim hızla artıyor, insanlık mevcut gıda stokunu hızla eritiyor. Dünya Sağlık Örgütünün ön görüsüne göre salgının iki üç ayda bitme olasılığı da görünmüyor. Bu açıklama dünya ekonomisi için felaketin habercisidir. Açıklama doğrultusunda insanlar, iki üç ay daha evinde kapalı olmaya devam ederse özellikle kendi kendine yetebilme imkânı olan ülkeler dışındaki tüm ülkelerin kapısında virüsten de beter açlık ve sosyal patlama bekliyor demektir.
Kapitalist sistemin uzatmaları oynadığını küresel sermaye de fark etmiştir. Korona virüs imdatlarına yetişti. Dünyanın önde gelen zenginlerinden Ray Dalio'nun "Kapitalizm çöküyor ve bir devrim geliyor!” Sözleri de bunun delilidir. Kapitalistler çaresizlik içindeler. Mevcut sistemin ömrünü yaşam destek ünitesinde bir süre daha uzatarak zaman kazanmaya çalışıyorlar.
Artık küresel eşitsizlik sürdürülemez seviyelere gelmiştir. Faize dayalı ekonomik sistem insanlığın refahına hizmet etmediği gibi tüm insanlığı giderek fakirleştirmektedir. İngiltere merkezli uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, 2 bin 153 milyarderin, dünya nüfusunun yüzde 60'ını oluşturan 4,6 milyar kişiden daha zengin olduğunu öne sürdü. “Dünya Ekonomik Forumu'nun Davos'ta düzenlenen yıllık toplantısı öncesinde Oxfam tarafından yayımlanan "Önemseme Zamanı" adlı raporda, adil olmayan bu ekonomik düzende dünyanın yüzde 1'lik en zengin sınıfının, 6,9 milyar insandan 2 kat fazla servete sahip olduğu belirtilmektedir. Bu durumun sürdürülebilmesi mümkün değildir.
Dünyanın içinde bulunduğu durum virüs salgının aslında bir sağlık sorunu olmadığını, insanlığın psikolojisi üzerine bir çalışma yapıldığını bize göstermektedir. Virüs salgıdan çok saldırıya dönüşmüştür. Tüm ulus devletler bu saldırı karşısında savunma yapmaktadır. Ancak şu bilinmelidir ki savaşlar savunma ile değil taarruzla kazanılır. Küresel sermayenin virüsü bahane ederek başlattığı bu psikoloji saldırıya karşı tüm ulus devletler birlikte hareket etmeli ve karşı saldırı yöntemleri geliştirilmelidir. Karşı saldırı da psikolojik olmalıdır.
Küreselciler, bu virüsle insanlığı korkutarak kendi düzenlerini muhafaza etmeye çalışıyor. Bugün dünyada gündelik hayat durmuş, ekonomiler ve borsalar alt üst olmuştur. Virüs en az bir dünya savaşı kadar etki yapmıştır.
Korku, insanın akıl ve ruh sağlığını etkileyen faktörlerin başında gelir. Virüsle mücadelede akıl ve ruh sağlığı çok önemli. Hastalıklarda moral oldukça önemlidir. Bu nedenle virüsle mücadelede moralimizi yüksek tutmalıyız. Virüsün biyolojik etkisi gün geçtikçe azalmakta ancak insanların evde izolasyon süreleri uzadıkça psikolojik etkisi artmaktadır. Hatta virüs sonrasında insanların birçoğu psikolojik tedaviye muhtaç olacaklardır. Önemli olan bu süreci en az hasarla atlatmaktır. Özellikle ülkemizdeki 65 yaş üstü ve 20 yaş altı vatandaşlarda bu sorun günden güne artmaktadır. En azından bu insanların günün belli saatlerinde -yoğunluğun en az olduğu saatlerde- sınırlı bir zaman diliminde de olsa sokağa çıkmalarının önü açılmalıdır. Yasaktan çok bilinçli bir izolasyon daha etkili olacaktır.
Korona virüs, Paris İklim Konferansları neticesinde bir türlü alınamayan çevre önlemlerini aldırdı tüm insanlığa. Düşük karbonlu yaşam, insanların yaşam biçimlerinin değişmesi, üretim ve imalat yöntemlerinde köklü dönüşüm vs. Bu salgın tüm ülkelerin izleyeceği büyüme stratejilerini; enerji, sağlık ve tarım politikalarını; su kaynaklarının kullanımı, gıda güvenliği, düşük karbonlu ekonomiye geçiş ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri ile ilgili politikaları kökten değişime uğratacaktır.
Stratejik planlamada krizi fırsata dönüştürmek çok önemlidir. Korona virüs tehdidiyle tüm dünyayı gıda, sağlık, ekonomik darboğaz, işsizlik, sosyal patlama gibi krizler beklemektedir. Virüs salgını tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de birtakım krizlere neden olacaktır ancak ülkemiz, gelişmiş ülkeler de dâhil diğer ülkelerin çoğuna göre daha avantajlı durumdadır ve bu avantajını fırsata çevirmede karalı adımlar atmalıdır. Özellikle sağlık alanında hizmet veren kurumların çoğunluğunun kamu kurumu olması salgında başarılı sonuçlar almamızı sağlarken hizmetin tüm vatandaşlara ücretsiz olarak ulaşmasını sağladı. Sağlık alanında AB ülkelerinin bile çok önündeyiz.
Aynı şey acilen tarım alanında da yapılarak tüm kamu arazileri tarıma açılmalı, tarımda istihdam desteklenmeli, kooperatifleşmenin önü açılarak devlet eliyle sistematik olarak tarım ve hayvancılık faaliyeti gerçekleştirilmelidir. Devlet bu faaliyetleri gerçekleştirenlerin sigorta primlerini beş yıl süre ile karşılamalıdır. Tarımda yerli tohum, ucuz yerli ilaç ve yem üretimi devlet eliyle yapılmalıdır. Devlet, tarım alanındaki bu faaliyetlerini kesinlikle kendi eliyle yapmalıdır çünkü salgın sonrasında gıda önem kazanacaktır. Bu savaşı tarıma ve sağlığa önem veren, bu alanlarda üreten, dönüşümde bu alanlar üzerine yoğunlaşan ülkeler kazanacaktır. Ülkemiz tarım alanında kapasitesinin çok çok altındadır ve bu kapasite doğru kullanılırsa işsizlik ve ekonomi de kendiliğinde ortadan kalkacaktır.
Ülkemizin salgınla birlikte en öncelikli politikalarından biri tarım olmalıdır. Tarımda ithal ürün politikasından ivedilikle vazgeçilerek sistemli yerli üretim devlet politikası hâline getirilmelidir. “Taşıma suyla değirmen dönmez.” Tarım alanında atılması gereken adımlar atılmadığı takdirde bugün birbirinin maskesini çalan o anlı şanlı medeni ülkelerin yarın gıda sıkıntısı yaşandığında neler yapacağını varın siz düşünün.
Sağlıklı ve yerli bir sisteme kavuşmak dileklerimizle inşallah…
Gökhan 5 Yıl Önce
Tebrikler gerçekten güzel bir konuya parmak basmışsınız.
Gökçe 5 Yıl Önce
Tarım, tarım, tarım...
Yasin Korkmaz 5 Yıl Önce
Aklımdan geçenlere tercüman olmuşsunuz.
Selçuk 4 Yıl Önce
Yerinde tespitler